Sen mademki zahiri önü, sonu düşünmektesin... Ancak ve ancak bu gam ve neşe âlemindesin. Ey hakikatte yok olan! Yok olan nerede ön, nerede son?2010
که همینی در غم و شادی و بس ** ای عدم کو مر عدم را پیش و پس
Yağmurlu gündür, gece çağına kadar yürü! Bu yağmur, bildiğimiz yağmur değil! Tanrı yağmurlarından.
روز باران است میرو تا به شب ** نی از این باران از آن باران رب
Ayşe’nin -Tanrı ondan razı olsun- Mustafa Sallâllahu aleyhi vessellem’e “ Bugün yağmur yağdı. Sen mezarlığa gittiğin halde niçin elbisen ıslak değil? “diye sorması
قصهی سؤال کردن عایشه از مصطفی علیه السلام که امروز باران بارید چون تو سوی گورستان رفتی جامههای تو چون تر نیست
Mustafa, bir gün, dostlarından birinin cenazesiyle ve dostlarla mezarlığa gitti.
مصطفی روزی به گورستان برفت ** با جنازهی مردی از یاران برفت
Onun mezarına toprak doldurdu, tohumunu yeraltında diriltti.
خاک را در گور او آگنده کرد ** زیر خاک آن دانهاش را زنده کرد
Bu ağaçlar, toprak altındaki insanlara benzerler. Ellerini topraktan çıkarıp;
این درختانند همچون خاکیان ** دستها بر کردهاند از خاکدان
Halka doğru yüz türlü işaretlerde bulunurlar, duyana söz söylerler.2015
سوی خلقان صد اشارت میکنند ** و آن که گوش استش عبارت میکنند
Yeşil dilleriyle, uzun elleriyle toprağın içindeki sırları anlatırlar.
با زبان سبز و با دست دراز ** از ضمیر خاک میگویند راز
Kazlar gibi başlarını su içine çekmişler. Karga gibiyken tavus haline gelmişlerdir.
همچو بطان سر فرو برده به آب ** گشته طاوسان و بوده چون غراب
Tanrı, onları kış vakti hapsetmişse de baharda o kargaları tavus haline getirir.
در زمستانشان اگر محبوس کرد ** آن غرابان را خدا طاوس کرد
Kışın onlara ölüm vermişse de bahar yüzünden yine diriltip yapraklandırır, yeşertir.
در زمستانشان اگر چه داد مرگ ** زندهشان کرد از بهار و داد برگ