- Mustafa, bir gün, dostlarından birinin cenazesiyle ve dostlarla mezarlığa gitti.
- مصطفی روزی به گورستان برفت ** با جنازهی مردی از یاران برفت
- Onun mezarına toprak doldurdu, tohumunu yeraltında diriltti.
- خاک را در گور او آگنده کرد ** زیر خاک آن دانهاش را زنده کرد
- Bu ağaçlar, toprak altındaki insanlara benzerler. Ellerini topraktan çıkarıp;
- این درختانند همچون خاکیان ** دستها بر کردهاند از خاکدان
- Halka doğru yüz türlü işaretlerde bulunurlar, duyana söz söylerler. 2015
- سوی خلقان صد اشارت میکنند ** و آن که گوش استش عبارت میکنند
- Yeşil dilleriyle, uzun elleriyle toprağın içindeki sırları anlatırlar.
- با زبان سبز و با دست دراز ** از ضمیر خاک میگویند راز
- Kazlar gibi başlarını su içine çekmişler. Karga gibiyken tavus haline gelmişlerdir.
- همچو بطان سر فرو برده به آب ** گشته طاوسان و بوده چون غراب
- Tanrı, onları kış vakti hapsetmişse de baharda o kargaları tavus haline getirir.
- در زمستانشان اگر محبوس کرد ** آن غرابان را خدا طاوس کرد
- Kışın onlara ölüm vermişse de bahar yüzünden yine diriltip yapraklandırır, yeşertir.
- در زمستانشان اگر چه داد مرگ ** زندهشان کرد از بهار و داد برگ
- Münkirler der ki: “Eskiden beri olagelmiş bir şey. Neden bunu kerem sahibi Tanrı’ya isnat edelim?” 2020
- منکران گویند خود هست این قدیم ** این چرا بندیم بر رب کریم
- Onların körlüğüne rağmen Tanrı, dostların gönüllerinde bağlar, bahçeler bitirmiştir.
- کوری ایشان درون دوستان ** حق برویانید باغ و بوستان