- Tanrı, onları kış vakti hapsetmişse de baharda o kargaları tavus haline getirir.
- در زمستانشان اگر محبوس کرد ** آن غرابان را خدا طاوس کرد
- Kışın onlara ölüm vermişse de bahar yüzünden yine diriltip yapraklandırır, yeşertir.
- در زمستانشان اگر چه داد مرگ ** زندهشان کرد از بهار و داد برگ
- Münkirler der ki: “Eskiden beri olagelmiş bir şey. Neden bunu kerem sahibi Tanrı’ya isnat edelim?” 2020
- منکران گویند خود هست این قدیم ** این چرا بندیم بر رب کریم
- Onların körlüğüne rağmen Tanrı, dostların gönüllerinde bağlar, bahçeler bitirmiştir.
- کوری ایشان درون دوستان ** حق برویانید باغ و بوستان
- Gönülde kokan her gül, kül sırlarından bahisler açar.
- هر گلی کاندر درون بویا بود ** آن گل از اسرار کل گویا بود
- Onların kokuları, münkirlerin burunlarını yere sürtmek için perdeleri yırtarak dünyanın etrafını dönüp dolaşırlar.
- بوی ایشان رغم انف منکران ** گرد عالم میرود پرده دران
- Münkirler, o gönül kokusuna karşı kara böcek gibidirler; dayanamazlar. Yahut davul sesine tahammül edemeyen beyni zayıf kimseye benzerler.
- منکران همچون جعل ز آن بوی گل ** یا چو نازک مغز در بانگ دهل
- Kendilerini meşgul ve müstağrak gösterirler. Şimşek parıltısından gözlerini yumarlar. 2025
- خویشتن مشغول میسازند و غرق ** چشم میدزدند زین لمعان برق
- Göz yumarlar ama, onların bulundukları makamdaki göz değildir ki. Göz odur ki bir sığınak görsün.
- چشم میدزدند و آن جا چشم نی ** چشم آن باشد که بیند مأمنی
- Peygamber, mezarlıktan dönünce Sıddîka’nın yanına giderek konuşup görüşmeye başladı.
- چون ز گورستان پیمبر باز گشت ** سوی صدیقه شد و هم راز گشت