- “Ey şu varlığın hülâsası, vücudun zübdesi! Bu günkü yağmurun hikmeti neydi? 2060
- گفت صدیقه که ای زبدهی وجود ** حکمت باران امروزین چه بود
- Bu yağmur, rahmet yağmurlarından mıydı, yoksa tehdit için mi yağıyordu, pek yüce, pek azametli Tanrı’nın adaletinden miydi?
- این ز بارانهای رحمت بود یا ** بهر تهدید است و عدل کبریا
- Bu yağmur, bahara ait lütuflardan mıydı, yoksa afetlerle dolu güz yağmuru muydu?”
- این از آن لطف بهاریات بود ** یا ز پاییزی پر آفات بود
- Peygamber dedi ki: “Bu yağmur musibetler yüzünden insanın gönlüne çöken gamı yatıştırmak için yağıyordu.”
- گفت این از بهر تسکین غم است ** کز مصیبت بر نژاد آدم است
- Eğer Âdemoğlu, o keder ateşi içinde kalıp duraydı ziyadesiyle harap olur, eksikliğe düşer, ( hiçbir şey yapamaz bir hale gelir) di.
- گر بر آن آتش بماندی آدمی ** بس خرابی در فتادی و کمی
- O anda bu dünya harap olurdu, insanların içlerinde hırs kalmazdı. 2065
- این جهان ویران شدی اندر زمان ** حرصها بیرون شدی از مردمان
- Ey can, bu âlemin direği gaflettir. Akıllılık, uyanıklık, bu dünya için afettir.
- استن این عالم ای جان غفلت است ** هوشیاری این جهان را آفت است
- Akıllılık o âlemdendir, galip gelirse bu âlem alçalır.
- هوشیاری ز آن جهان است و چو آن ** غالب آید پست گردد این جهان
- Akıllılık güneştir, hırs ise buzdur. Akıllılık sudur, bu âlem kirdir.
- هوشیاری آفتاب و حرص یخ ** هوشیاری آب و این عالم وسخ
- Dünyada hırs ve haset kükremesin diye o âlemden akıllılık, ancak sızar, sızıntı halinde gelir.
- ز آن جهان اندک ترشح میرسد ** تا نغرد در جهان حرص و حسد