English    Türkçe    فارسی   

1
2068-2077

  • Akıllılık güneştir, hırs ise buzdur. Akıllılık sudur, bu âlem kirdir.
  • هوشیاری آفتاب و حرص یخ ** هوشیاری آب و این عالم وسخ‌‌
  • Dünyada hırs ve haset kükremesin diye o âlemden akıllılık, ancak sızar, sızıntı halinde gelir.
  • ز آن جهان اندک ترشح می‌‌رسد ** تا نغرد در جهان حرص و حسد
  • Gayb âleminden çok sızarsa bu dünyada ne hüner kalır, ne de ayıp. 2070
  • گر ترشح بیشتر گردد ز غیب ** نی هنر ماند در این عالم نه عیب‌‌
  • Bu bahsin sonu yoktur. Başlamış olduğun söze dön, tekrar çalgıcının, hikâyesine devam et.
  • این ندارد حد سوی آغاز رو ** سوی قصه‌‌ی مرد مطرب باز رو
  • Çalgıcı hikâyesinin söylenmedik kısmı ve çalgıcının kurtuluşu
  • بقیه‌‌ی قصه‌‌ی پیر چنگی و بیان مخلص آن‌‌
  • O, öyle çalgıcıydı ki âlem, onun yüzünden neşeyle dolmuştu. Dinleyenler sesinden garip garip hayallere dalıyorlar, şaşılacak hallere düşüyorlardı.
  • مطربی کز وی جهان شد پر طرب ** رسته ز آوازش خیالات عجب‌‌
  • Gönül kuşu onun nağmesiyle uçmakta; canın aklı, sesine hayran olmaktaydı.
  • از نوایش مرغ دل پران شدی ** وز صدایش هوش جان حیران شدی‌‌
  • Fakat zaman geçip ihtiyarlayınca evvelce doğan kuşu gibi olan canı, acizlikten sinek avlamaya başladı.
  • چون بر آمد روزگار و پیر شد ** باز جانش از عجز پشه‌‌گیر شد
  • Sırtı, küp sırtı gibi eğrildi, kamburlaştı. Gözlerinin üstünde kaşlar, âdeta eyer kuskununa döndü. 2075
  • پشت او خم گشت همچون پشت خم ** ابروان بر چشم همچون پالدم‌‌
  • Onun cana can katan lâtif sesi fena, iğrenç, çirkin yürek tırmalayıcı geldi.
  • گشت آواز لطیف جان فزاش ** زشت و نزد کس نیرزیدی به لاش‌‌
  • Zühere’nin bile haset ettiği o güzel sesi, kart eşeğin sesine benzedi.
  • آن نوای رشک زهره آمده ** همچو آواز خر پیری شده‌‌