- Kuyumcunun gözünden ırmak gibi kanlar aktı, yüzü canına düşman kesildi.
- خون دوید از چشم همچون جوی او ** دشمن جان وی آمد روی او
- Tavus kuşunun kanadı, kendisine düşmandır. Nice padişahlar vardır ki kuvvet ve azametleri helâklerine sebep olmuştur.
- دشمن طاوس آمد پر او ** ای بسی شه را بکشته فر او
- Kuyumcu, ”Ben o ahuyum ki göbeğimin miskinden dolayı bu avcı, benim saf kanımı dökmüştür.
- گفت من آن آهوم کز ناف من ** ریخت این صیاد خون صاف من
- Ah, ben o sahra tilkisiyim ki postum için beni tuzağa düşürüp tuttular, başımı kestiler. 210
- ای من آن روباه صحرا کز کمین ** سر بریدندش برای پوستین
- Ah, ben o filim ki dişimi elde etmek için filci benim kanımı döktü.
- ای من آن پیلی که زخم پیل بان ** ریخت خونم از برای استخوان
- Beni, benden aşağı birisi için öldüren, kanımı döken; bilmiyor ki benim kanım uyumaz!
- آن که کشتستم پی مادون من ** مینداند که نخسبد خون من
- Bugün bana ise yarın onadır. Böyle benim gibi bir adamın kanı nasıl zayi olur?
- بر من است امروز و فردا بر وی است ** خون چون من کس چنین ضایع کی است
- Duvar gerçi (günün ilk kısmında yere) uzun bir gölge düşürür; fakat o gölge, gölgeyi meydana getirene avdet eder.
- گر چه دیوار افکند سایهی دراز ** باز گردد سوی او آن سایه باز
- Bu cihan dağdır, bizim yaptıklarımız ses. Seslerin aksi yine bizim semtimize gelir” dedi. 215
- این جهان کوه است و فعل ما ندا ** سوی ما آید نداها را صدا
- Kuyumcu, bu sözleri söyledi ve hemen toprak altına gitti. O cariyecik de aşktan ve hastalıktan arındı, tertemiz oldu.
- این بگفت و رفت در دم زیر خاک ** آن کنیزک شد ز عشق و رنج پاک