- Dedi ki: “Tanrım, bana çok ömür ve mühlet verdin, hakir bir kişiye karşı lütuflarda bulundun.
- گفت عمر و مهلتم دادی بسی ** لطفها کردی خدایا با خسی
- Yetmiş yıldır isyan edip durdum. Benden bir gün bile ihsanını kesmedin.
- معصیت ورزیدهام هفتاد سال ** باز نگرفتی ز من روزی نوال
- Bugün kazanç yok, senin konuğunum. Çengi sana çalacağım, gayrı seninim.” 2085
- نیست کسب امروز مهمان توام ** چنگ بهر تو زنم آن توام
- Çengi omuzlayıp Tanrı aramağa yola düştü; ah ederek Medine Mezarlığına doğru yollandı.
- چنگ را برداشت و شد الله جو ** سوی گورستان یثرب آه گو
- “Tanrı’dan kiriş parası isteyeceğim. Çünkü o kendisine karşı halis olan kalplere kerem ve ihsanıyla eder” dedi.
- گفت خواهم از حق ابریشم بها ** کاو به نیکویی پذیرد قلبها
- Bir hayli çenk çalıp ağladı ve başını yere koydu, çengi yastık yaptı bir mezara yaslandı.
- چون که زد بسیار و گریان سر نهاد ** چنگ بالین کرد و بر گوری فتاد
- Çalgıcıyı uyku bastırdı, can kuşu kafesten kurtuldu; çalgıyı da bırakıp sıçradı.
- خواب بردش مرغ جانش از حبس رست ** چنگ و چنگی را رها کرد و بجست
- Sâf bir âleme, can sahrasına vararak tenden ve cihan mihnetinden kurtuldu. 2090
- گشت آزاد از تن و رنج جهان ** در جهان ساده و صحرای جان
- Canı, orada macerasını şöyle terennüm etmekteydi: Beni burada bıraksalardı.
- جان او آن جا سرایان ماجرا ** کاندر اینجا گر بماندندی مرا
- Canım bu bahçede, bu bahar çağında ne hoş bir hale gelir, bu ovanın bu gayb lâleliğinin sarhoşu olurdu.
- خوش بدی جانم در این باغ و بهار ** مست این صحرا و غیبی لالهزار