- Tanrı onlara merhamet ve inayet kılmasaydı onların istidlâl değnekleri hemencecik kırılırdı. 2135
- گر نکردی رحمت و افضالتان ** در شکستی چوب استدلالتان
- Bu sopa nedir? Kıyaslar, deliller. O sopayı onlara kim verdi? Gören Tanrı!
- این عصا چه بود قیاسات و دلیل ** آن عصا کی دادشان بینا جلیل
- Sopa, mademki savaş ve kavga âletidir; ey kör, o sopayı kır, paramparça et!
- چون عصا شد آلت جنگ و نفیر ** آن عصا را خرد بشکن ای ضریر
- O size sopa verdi de öyle meydana çıktınız. Sonra da kızgınlıkla o sopayı yine ona vurdunuz.
- او عصاتان داد تا پیش آمدید ** آن عصا از خشم هم بر وی زدید
- Ey körler güruhu! Ne iştesiniz, ne yapıyorsunuz? Aranıza bir gören kişi alın!
- حلقهی کوران به چه کار اندرید ** دیدبان را در میانه آورید
- Sen de sana sopa verenin eteğini tut. Bak bir kere Âdem Peygamber istidlâl ve isyan yüzünden neler çekti? 2140
- دامن او گیر کاو دادت عصا ** در نگر کادم چها دید از عصی
- Mûsâ ve Muhammed’in mucizelerine dikkat et. Sopa nasıl yılan şekline girdi, direk nasıl irfan sahibi oldu?
- معجزهی موسی و احمد را نگر ** چون عصا شد مار و استن با خبر
- Sopa yılan şekline girdi, direkten de inilti duyuldu. Bu mucizeleri, dini izhar için günde beş kere ilân ederler.
- از عصا ماری و از استن حنین ** پنج نوبت میزنند از بهر دین
- Bu din lezzeti eğer akla aykırı olmasaydı bunca mucizeye hacet var mıydı?
- گرنه نامعقول بودی این مزه ** کی بدی حاجت به چندین معجزه
- Akıl akla uygun olan her şeyi; mucizesiz, keşmekeşsiz kabul eder.
- هر چه معقول است عقلش میخورد ** بیبیان معجزه بیجر و مد