İhtiyar çalgıcının hikâyesi buraya varınca ihtiyarda yüzünü perde arkasına çekti, ahvali de.
چون که قصهی حال پیر اینجا رسید ** پیر و حالش روی در پرده کشید
İhtiyar, eteğini dedikodudan silkti; ona ait bizim ağzımızda ancak yarım bir söz kaldı.
پیر دامن را ز گفتوگو فشاند ** نیم گفته در دهان ما بماند
Bu ayşü işreti düzüp koşma uğrunda yüz binlerce can feda edilse değer.
از پی این عیش و عشرت ساختن ** صد هزاران جان بشاید باختن
Can ormanındaki avcılıkta doğan ol; cihanın güneşi gidip canla oyna!
در شکار بیشهی جان باز باش ** همچو خورشید جهان جانباز باش
Yüce güneş, can vere gelmiştir; her nefeste boşaldıkça (nurla ) doldururlar.2220
جان فشان افتاد خورشید بلند ** هر دمی تی میشود پر میکنند
Ey mânevi güneş, can ver de eski cihana yenilik göster.
جان فشان ای آفتاب معنوی ** مر جهان کهنه را بنما نوی
İnsanın vücuduna akıl ve ruh, gayb âleminden akar su gibi gelmekte.
در وجود آدمی جان و روان ** میرسد از غیب چون آب روان
Her Pazar yerinde “ Yarabbi, muhtaçları doyuranların her birerine verdiklerine karşılık mükâfat ihsan eyle. Yarabbi, vermeyip saklayanların mallarını da telef et, onları zararlandır” diye dua eden iki meleğin dualarını tefsir ve o verici kişinin Tanrı yolunda mücahit olduğu, heva ve heves yolunda müsrif olmadığı
تفسیر دعای آن دو فرشته که هر روز بر سر هر بازاری منادی میکنند که اللهم أعط کل منفق خلفا اللهم أعط کل ممسک تلفا و بیان کردن که آن منفق مجاهد راه حق است نه مسرف راه هوا
Peygamber dedi ki: “Öğüt vermek üzere iki melek hoş bir surette nida ederler:
گفت پیغمبر که دایم بهر پند ** دو فرشتهی خوش منادی میکنند
Ey Tanrı, muhtaçlara ihtiyaçları olan şeyi verenleri doyur, verdikleri her dirheme karşılık yüz bin ihsan et!
کای خدایا منفقان را سیر دار ** هر درمشان را عوض ده صد هزار
Yarabbi, malını esirgeyenlere de ziyan içinde ziyandan başka bir şey verme!”2225
ای خدایا ممسکان را در جهان ** تو مده الا زیان اندر زیان