- Peygamber dedi ki: “Öğüt vermek üzere iki melek hoş bir surette nida ederler:
- گفت پیغمبر که دایم بهر پند ** دو فرشتهی خوش منادی میکنند
- Ey Tanrı, muhtaçlara ihtiyaçları olan şeyi verenleri doyur, verdikleri her dirheme karşılık yüz bin ihsan et!
- کای خدایا منفقان را سیر دار ** هر درمشان را عوض ده صد هزار
- Yarabbi, malını esirgeyenlere de ziyan içinde ziyandan başka bir şey verme!” 2225
- ای خدایا ممسکان را در جهان ** تو مده الا زیان اندر زیان
- Fakat nice esirgemeler vardır ki vermeden iyidir. Tanrı malını Tanrı’nın buyurduğu yerden gayriye verme,
- ای بسا امساک کز انفاق به ** مال حق را جز به امر حق مده
- Ki hadde hesaba sığmaz hazine elde edesin ve bu suretle kâfirlere, küfranı nimet edenlere katılmayasın.
- تا عوض یابی تو گنج بیکران ** تا نباشی از عداد کافران
- Kâfirler; kılıçları, Mustafa’ya üstün olsun diye develer kurban edenlerdi.
- کاشتران قربان همیکردند تا ** چیره گردد تیغشان بر مصطفا
- Tanrı emrini, Tanrı’ya ulaşmış birisinden sor, öğren. Her gönül, Tanrı emrini anlayamaz.
- امر حق را باز جو از واصلی ** امر حق را در نیابد هر دلی
- (Yersiz ihsan), âsi bir kölenin, gûya adalet ediyorum, ihsanda bulunuyorum diye padişahın malını âsilere dağıtmasına benzer. 2230
- چون غلام یاغیی کاو عدل کرد ** مال شه بر باغیان او بذل کرد
- Kur’an’da “onların bütün ihsanları hasretten ibarettir” diye gaflet ehlini korkutan bir âyet vardır.
- در نبی انذار اهل غفلت است ** کان همه انفاقهاشان حسرت است
- Şu âsinin adlü ihsanı, onu padişahtan daha ziyade uzaklaştırır, gözden düşürür ve ancak yüzünü kara eder.
- عدل این یاغی و دادش نزد شاه ** چه فزاید دوری و روی سیاه