English    Türkçe    فارسی   

1
2227-2236

  • Ki hadde hesaba sığmaz hazine elde edesin ve bu suretle kâfirlere, küfranı nimet edenlere katılmayasın.
  • تا عوض یابی تو گنج بی‌‌کران ** تا نباشی از عداد کافران‌‌
  • Kâfirler; kılıçları, Mustafa’ya üstün olsun diye develer kurban edenlerdi.
  • کاشتران قربان همی‌‌کردند تا ** چیره گردد تیغشان بر مصطفا
  • Tanrı emrini, Tanrı’ya ulaşmış birisinden sor, öğren. Her gönül, Tanrı emrini anlayamaz.
  • امر حق را باز جو از واصلی ** امر حق را در نیابد هر دلی‌‌
  • (Yersiz ihsan), âsi bir kölenin, gûya adalet ediyorum, ihsanda bulunuyorum diye padişahın malını âsilere dağıtmasına benzer. 2230
  • چون غلام یاغیی کاو عدل کرد ** مال شه بر باغیان او بذل کرد
  • Kur’an’da “onların bütün ihsanları hasretten ibarettir” diye gaflet ehlini korkutan bir âyet vardır.
  • در نبی انذار اهل غفلت است ** کان همه انفاقهاشان حسرت است‌‌
  • Şu âsinin adlü ihsanı, onu padişahtan daha ziyade uzaklaştırır, gözden düşürür ve ancak yüzünü kara eder.
  • عدل این یاغی و دادش نزد شاه ** چه فزاید دوری و روی سیاه‌‌
  • Mekke ulularının Peygamberle harp ederken kurban kesmeleri de , Tanrı tarafından kabul edilir ümidiyleydi.
  • سروران مکه در حرب رسول ** بودشان قربان به اومید قبول‌‌
  • İşte bunun için mümin tevfika mazhar olamamak korkusundan daima namazda “İhdinas sıratal mustakim” der.
  • بهر این مومن همی‌‌گوید ز بیم ** در نماز اهد الصراط المستقیم‌‌
  • O para veriş cömert kişiye lâyıktır. Can vermekse esasen âşıkın vergisidir. 2235
  • آن درم دادن سخی را لایق است ** جان سپردن خود سخای عاشق است‌‌
  • Hak uğruna ekmek verirsen sana ekmek verirler; Hak uğruna can verirsen sana da can bahşederler.
  • نان دهی از بهر حق نانت دهند ** جان دهی از بهر حق جانت دهند