- Şu âsinin adlü ihsanı, onu padişahtan daha ziyade uzaklaştırır, gözden düşürür ve ancak yüzünü kara eder.
- عدل این یاغی و دادش نزد شاه ** چه فزاید دوری و روی سیاه
- Mekke ulularının Peygamberle harp ederken kurban kesmeleri de , Tanrı tarafından kabul edilir ümidiyleydi.
- سروران مکه در حرب رسول ** بودشان قربان به اومید قبول
- İşte bunun için mümin tevfika mazhar olamamak korkusundan daima namazda “İhdinas sıratal mustakim” der.
- بهر این مومن همیگوید ز بیم ** در نماز اهد الصراط المستقیم
- O para veriş cömert kişiye lâyıktır. Can vermekse esasen âşıkın vergisidir. 2235
- آن درم دادن سخی را لایق است ** جان سپردن خود سخای عاشق است
- Hak uğruna ekmek verirsen sana ekmek verirler; Hak uğruna can verirsen sana da can bahşederler.
- نان دهی از بهر حق نانت دهند ** جان دهی از بهر حق جانت دهند
- Şu çınarın yaprakları dökülürse Tanrı, ona yapraksızlık azığı bağışlar.
- گر بریزد برگهای این چنار ** برگ بیبرگیش بخشد کردگار
- Dağıtmaktan dolayı elinde mal kalmazsa Tanrı’nın inayeti, seni hiç ayaklar altında çiğnetir mi?
- گر نماند از جود در دست تو مال ** کی کند فضل خدایت پای مال
- Bir adam ekin ekince ambarı boşalır ama bu işin iyiliği, tarlada belli olur.
- هر که کارد گردد انبارش تهی ** لیکش اندر مزرعه باشد بهی
- Fakat tohumu ambara kor, biriktirirse zaman geçtikçe bitler, fareler, o tohumu yiyip bitirirler. 2240
- و آن که در انبار ماند و صرفه کرد ** اشپش و موش و حوادث پاک خورد
- Bu cihan tamamiyle fânidir; aradığını sebatlı, kararlı âlemde ara! Sûretin sıfırdan ibarettir; dilediğini mâna âleminde dile!
- این جهان نفی است در اثبات جو ** صورتت صفر است در معنات جو