English    Türkçe    فارسی   

1
2249-2258

  • Kapısı, hacet kıblesiydi. Şöhreti, cömertlikle bütün âleme yayılmıştı.
  • Onun vergisinden, onun cömertliğinden Acem de şaşırmıştı,Rum da. Türk de hayrete dalmıştı, Arap da. 2250
  • Hayat suyu, kerem deniziydi. Onun yüzünden Arap da dirilmişti. Acem de!
  • Yoksul Arap bedevisinin hikâyesi ve yoksulluk yüzünden karısıyla arasında geçen şey
  • Bir gece bir bedevi karısı, dedikoduyu hadden aşırarak kocasına dedi ki:
  • “Bütün bu yoksulluğu, bu cefayı biz çekmekteyiz. Âlemin ömrü hoşlukla geçiyor. Sade biz kötü bir haldeyiz.
  • Ekmeğimiz yok, katığımız dert ve haset... Testimiz yok suyumuz gözyaşı.
  • Gündüzün elbisemiz güneşin ziyası... Geceleyin döşek ve yorganımız ay ışığı. 2255
  • Açlığımızdan değil mi ayı, okkalık ekmek sanıp elimizle gökyüzüne saldırıyoruz.
  • Yoksullar bizim yoksulluğumuzdan ve gece gündüz yiyecek düşünmemizden arlanıyorlar.
  • Sâmirî’nin halktan kaçtığı gibi akraba, yabancı... herkes, bizden kaçıyor.