- “Bütün bu yoksulluğu, bu cefayı biz çekmekteyiz. Âlemin ömrü hoşlukla geçiyor. Sade biz kötü bir haldeyiz.
- کاین همه فقر و جفا ما میکشیم ** جمله عالم در خوشی ما ناخوشیم
- Ekmeğimiz yok, katığımız dert ve haset... Testimiz yok suyumuz gözyaşı.
- نانمان نی نان خورشمان درد و رشک ** کوزهمان نه آبمان از دیده اشک
- Gündüzün elbisemiz güneşin ziyası... Geceleyin döşek ve yorganımız ay ışığı. 2255
- جامهی ما روز تاب آفتاب ** شب نهالین و لحاف از ماهتاب
- Açlığımızdan değil mi ayı, okkalık ekmek sanıp elimizle gökyüzüne saldırıyoruz.
- قرص مه را قرص نان پنداشته ** دست سوی آسمان برداشته
- Yoksullar bizim yoksulluğumuzdan ve gece gündüz yiyecek düşünmemizden arlanıyorlar.
- ننگ درویشان ز درویشی ما ** روز شب از روزی اندیشی ما
- Sâmirî’nin halktan kaçtığı gibi akraba, yabancı... herkes, bizden kaçıyor.
- خویش و بیگانه شده از ما رمان ** بر مثال سامری از مردمان
- Birisinden bir avuç mercimek isteyecek olsak bize “Sus, geber, babalar çıkarasıca!” diyor.
- گر بخواهم از کسی یک مشت نسک ** مر مرا گوید خمش کن مرگ و جسک
- Arabın iftiharı, savaş ve ihsandır. Sence Arap içinde yazıda kazınıp yok edilecek bir yanlışa benziyorsun. 2260
- مر عرب را فخر غزو است و عطا ** در عرب تو همچو اندر خط خطا
- Ne savaşı? Zaten biz savaşsız öldürülmüş, bitmişiz; yoksulluk kılıcıyla başımız uçurulmuş, gitmiş!
- چه غزا ما بیغزا خود کشتهایم ** ما به تیغ فقر بیسر گشتهایم
- İhsan nerede? Yoksulluğun etrafında dönüp dolaşarak ağ örmekte, havada uçan sineğin damarını sokup kanını emmekteyiz.
- چه عطا ما بر گدایی میتنیم ** مر مگس را در هوا رگ میزنیم