English    Türkçe    فارسی   

1
230-239

  • Padişah o kanı şehvet uğruna dökmedi. Suizanda bulunma, münakaşayı bırak! 230
  • شاه آن خون از پی شهوت نکرد ** تو رها کن بد گمانی و نبرد
  • Sen onun hakkında kötü ve pis iş işledi deyip fena bir zanda bulundun. Su süzülüp durulunca, berrak bir hale gelince bu berraklıkta bulanıklık ve tortu kalır mı, süzülüş suda tortu bırakır mı?
  • تو گمان بردی که کرد آلودگی ** در صفا غش کی هلد پالودگی‌‌
  • Bu riyazetler, bu cefa çekmeler, ocağın posayı gümüşten çıkarması içindir.
  • بهر آن است این ریاضت وین جفا ** تا بر آرد کوره از نقره جفا
  • İyinin, kötünün imtihanı, altının kaynayıp tortusunun üste çıkması içindir.
  • بهر آن است امتحان نیک و بد ** تا بجوشد بر سر آرد زر زبد
  • Eğer işi Tanrı ilhamı olmasaydı o, yırtıcı bir köpek olurdu, padişah olmazdı.
  • گر نبودی کارش الهام اله ** او سگی بودی دراننده نه شاه‌‌
  • Şehvetten de tertemizdi, hırstan da, nefis isteğinden de. Güzel bir iş yaptı, fakat zahiren kötü görünüyordu. 235
  • پاک بود از شهوت و حرص و هوا ** نیک کرد او لیک نیک بد نما
  • Hızır, denizde gemiyi deldiyse de onun bu delişinde yüzlerce sağlamlık var.
  • گر خضر در بحر کشتی را شکست ** صد درستی در شکست خضر هست‌‌
  • O kadar nur ve hünerle beraber Mûsâ’nın vehmi, ondan mahcuptu; artık sen kanatsız uçmaya kalkışma!
  • وهم موسی با همه نور و هنر ** شد از آن محجوب، تو بی‌‌پر مپر
  • O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma!
  • آن گل سرخ است تو خونش مخوان ** مست عقل است او تو مجنونش مخوان‌‌
  • Onun muradı Müslüman kanı dökmek olsaydı kâfirim, onun adını ağzıma alırsam!
  • گر بدی خون مسلمان کام او ** کافرم گر بردمی من نام او