Bir gözü bomboş, öbürü tıka basa dolu olsa hurç, devenin üstünde doğru duramaz.
راست ناید بر شتر جفت جوال ** آن یکی خالی و این پر مال مال
Ben sağlam bir yürekle kanaat yolunda gidiyorum; sen neye kınama yolunu tutuyorsun?”
من روم سوی قناعت دل قوی ** تو چرا سوی شناعت میروی
Kanaatkâr adam ihlâsla, yüreği yanarak sabaha kadar karısına bu yolda sözler söyledi.
مرد قانع از سر اخلاص و سوز ** زین نسق میگفت با زن تا به روز
Bedevi karısının, kocasına “ Lime tekulûne mâ lâ tef’alûn denmiştir.Haddinden fazla söz söyleme. Bu sözler doğru olmakla beraber bu tevekkül makamı, senin makamın değildir. Makamından ve işinden yukarı söz söylemek, sana ziyan verir. “ Kebüre makten indallah “ hükmü zuhur eder, diye nasihat vermesi
نصیحت کردن زن مر شوی را که سخن افزون از قدم و از مقام خود مگو لم تقولون ما لا تفعلونکه این سخنها اگر چه راست است این مقام توکل ترا نیست و این سخن گفتن فوق مقام و معاملهی خود زیان دارد و کبر مقتا عند الله باشد
Kadın ona haykırdı: “Ey namustan gayri bir şeyi olmayan, artık bundan fazla senin afsununu istemem.2315
زن بر او زد بانگ کای ناموس کیش ** من فسون تو نخواهم خورد بیش
Yürü git. Gayri bu davadan bahsetme; kibir ve azamete dair saçma sapan şeyler söyleyip durma!
ترهات از دعوی و دعوت مگو ** رو سخن از کبر وز نخوت مگو
Ne vakte kadar bu tumturaklı sözler, bu işler güçler? Kendi halini, kendi işini gör de utan!
چند حرف طمطراق و کار و بار ** کار و حال خود ببین و شرم دار
Kibir çirkindir ama dilencilerden olursa daha çirkin. Soğuk gün ortalık kar... Bir de elbise ıslak olursa...
کبر زشت و از گدایان زشتتر ** روز سرد و برف و آن گه جامه تر
Ey örümcek ağı gibi evi olan! Ne vakte kadar dava, çalım; Ne vakte kadar kibir, azamet!
چند دعوی و دم و باد و بروت ** ای ترا خانه چو بیت العنکبوت
Sen kanaatten ne vakit canını nurlandırdın ki? Kanaatten ancak bir ad öğrendin.2320
از قناعت کی تو جان افروختی ** از قناعتها تو نام آموختی
Peygamber “Kanaat nedir? Hazinedir” dedi. Sen hazineyi mihnet ve meşakkatten ayırt edemiyorsun.
گفت پیغمبر قناعت چیست گنج ** گنج را تو وا نمیدانی ز رنج