- Yürü git. Gayri bu davadan bahsetme; kibir ve azamete dair saçma sapan şeyler söyleyip durma!
- ترهات از دعوی و دعوت مگو ** رو سخن از کبر وز نخوت مگو
- Ne vakte kadar bu tumturaklı sözler, bu işler güçler? Kendi halini, kendi işini gör de utan!
- چند حرف طمطراق و کار و بار ** کار و حال خود ببین و شرم دار
- Kibir çirkindir ama dilencilerden olursa daha çirkin. Soğuk gün ortalık kar... Bir de elbise ıslak olursa...
- کبر زشت و از گدایان زشتتر ** روز سرد و برف و آن گه جامه تر
- Ey örümcek ağı gibi evi olan! Ne vakte kadar dava, çalım; Ne vakte kadar kibir, azamet!
- چند دعوی و دم و باد و بروت ** ای ترا خانه چو بیت العنکبوت
- Sen kanaatten ne vakit canını nurlandırdın ki? Kanaatten ancak bir ad öğrendin. 2320
- از قناعت کی تو جان افروختی ** از قناعتها تو نام آموختی
- Peygamber “Kanaat nedir? Hazinedir” dedi. Sen hazineyi mihnet ve meşakkatten ayırt edemiyorsun.
- گفت پیغمبر قناعت چیست گنج ** گنج را تو وا نمیدانی ز رنج
- Bu kanaat daimî bir hazineden başka bir hazineden başka bir şey değildir. Ey gönüle gam ve elem veren artık beyhude sözlere dalma!
- این قناعت نیست جز گنج روان ** تو مزن لاف ای غم و رنج روان
- Yürü bana “Eşim” deme, az koltukla. Ben insafın eşiyim, hilenin değil.
- تو مخوانم جفت، کمتر زن بغل ** جفت انصافم نیم جفت دغل
- Neden padişahtan, beyden dem urup durmaktasın? Yoksulluktan havada sivrisineği bile avlamaktasın.
- چون قدم با میر و با بگ میزنی ** چون ملخ را در هوا رگ میزنی
- Bir kemik parçası için köpeklerle dalaşmakta, içi boş ney gibi inleyip durmaktasın. 2325
- با سگان زین استخوان در چالشی ** چون نی اشکم تهی در نالشی