- Ey örümcek ağı gibi evi olan! Ne vakte kadar dava, çalım; Ne vakte kadar kibir, azamet!
- چند دعوی و دم و باد و بروت ** ای ترا خانه چو بیت العنکبوت
- Sen kanaatten ne vakit canını nurlandırdın ki? Kanaatten ancak bir ad öğrendin. 2320
- از قناعت کی تو جان افروختی ** از قناعتها تو نام آموختی
- Peygamber “Kanaat nedir? Hazinedir” dedi. Sen hazineyi mihnet ve meşakkatten ayırt edemiyorsun.
- گفت پیغمبر قناعت چیست گنج ** گنج را تو وا نمیدانی ز رنج
- Bu kanaat daimî bir hazineden başka bir hazineden başka bir şey değildir. Ey gönüle gam ve elem veren artık beyhude sözlere dalma!
- این قناعت نیست جز گنج روان ** تو مزن لاف ای غم و رنج روان
- Yürü bana “Eşim” deme, az koltukla. Ben insafın eşiyim, hilenin değil.
- تو مخوانم جفت، کمتر زن بغل ** جفت انصافم نیم جفت دغل
- Neden padişahtan, beyden dem urup durmaktasın? Yoksulluktan havada sivrisineği bile avlamaktasın.
- چون قدم با میر و با بگ میزنی ** چون ملخ را در هوا رگ میزنی
- Bir kemik parçası için köpeklerle dalaşmakta, içi boş ney gibi inleyip durmaktasın. 2325
- با سگان زین استخوان در چالشی ** چون نی اشکم تهی در نالشی
- Bana öyle horlukla kötü kötü bakma ki damarlarının içinde dolaşan sırları söylemeyeyim.
- سوی من منگر به خواری سست سست ** تا نگویم آن چه در رگهای تست
- Kendi aklını benden fazla görüyorsun; Ya şu az akıllı olan beni nasıl gördün? ( Büsbütün aşağı değil mi?)
- عقل خود را از من افزون دیدهای ** مر من کم عقل را چون دیدهای
- Çirkin kurt gibi üstümüze atlama. Senin gibi insanı utandıracak akla sahip olmaktansa akılsızlık daha iyi!
- همچو گرگ غافل اندر ما مجه ** ای ز ننگ عقل تو بیعقل به