English    Türkçe    فارسی   

1
2320-2329

  • Sen kanaatten ne vakit canını nurlandırdın ki? Kanaatten ancak bir ad öğrendin. 2320
  • Peygamber “Kanaat nedir? Hazinedir” dedi. Sen hazineyi mihnet ve meşakkatten ayırt edemiyorsun.
  • Bu kanaat daimî bir hazineden başka bir hazineden başka bir şey değildir. Ey gönüle gam ve elem veren artık beyhude sözlere dalma!
  • Yürü bana “Eşim” deme, az koltukla. Ben insafın eşiyim, hilenin değil.
  • Neden padişahtan, beyden dem urup durmaktasın? Yoksulluktan havada sivrisineği bile avlamaktasın.
  • Bir kemik parçası için köpeklerle dalaşmakta, içi boş ney gibi inleyip durmaktasın. 2325
  • Bana öyle horlukla kötü kötü bakma ki damarlarının içinde dolaşan sırları söylemeyeyim.
  • Kendi aklını benden fazla görüyorsun; Ya şu az akıllı olan beni nasıl gördün? ( Büsbütün aşağı değil mi?)
  • Çirkin kurt gibi üstümüze atlama. Senin gibi insanı utandıracak akla sahip olmaktansa akılsızlık daha iyi!
  • Aklın, insanlara ayak kösteği olunca o akıl, akıl değildir, yılan ve akreptir.