English    Türkçe    فارسی   

1
2333-2342

  • Afsuncu düşman gibi, yılana afsun okur, yılan da onu afsunlar.
  • مرد افسونگر بخواند چون عدو ** او فسون بر مار و مار افسون بر او
  • Yılanın afsunu, yılancıya tuzak olmasaydı yılanın afsununa aldanır, onunla meşgul olur muydu?
  • گر نبودی دام او افسون مار ** کی فسون مار را گشتی شکار
  • Afsuncu, kazanç hırsına düşünce yılanın kendisini afsunladığını anlamaz. 2335
  • مرد افسونگر ز حرص کسب و کار ** در نیابد آن زمان افسون مار
  • Yılan “ Ey afsuncu, kendine gel. Kendi hünerini gördün, bir de benim afsunumu gör!
  • مار گوید ای فسون‌‌گر هین و هین ** آن خود دیدی فسون من ببین‌‌
  • Sen beni Hak’kın adıyla afsunladın, bu suretle de beni halka rüsvay etmek istedin.
  • تو به نام حق فریبی مر مرا ** تا کنی رسوای شور و شر مرا
  • Beni Hak’kın adı bağladı, senin tedbirin değil. Hakk’ın adını tuzak yaptın, yazıklar olsun sana!
  • نام حقم بست نه آن رای تو ** نام حق را دام کردی وای تو
  • Senden benim hakkımı Tanrının adı alacak. Ben canımı da Tanrı adına ısmarladım, tenimi de.
  • نام حق بستاند از تو داد من ** من به نام حق سپردم جان و تن‌‌
  • Tanrı adı, beni yaraladığın için ya can damarını koparsın, yahut seni de benim gibi mahsup etsin!” der. 2340
  • یا به زخم من رگ جانت برد ** یا که همچون من به زندانت برد
  • Kadın bu yolda sert sözlerle genç kocasına tomarlar okudu.
  • زن از این گونه خشن گفتارها ** خواند بر شوی جوان طومارها
  • Erkeğin, karısına “ Yoksullara hor bakma, Tanrı’nın işine noksan isnadetme, kendi yoksulluğunla vehimlenip hayallenerek yoksulu ve yoksulluğu kınama “ diye nasihat etmesi
  • نصیحت کردن مرد مر زن را که در فقیران به خواری منگر و در کار حق به گمان کمال نگر و طعنه مزن بر فقر و فقیران به خیال و گمان بی‌‌نوایی خویشتن‌‌
  • Bedevi dedi ki: “ Ey kadın, sen kadın mısın, yoksa hüzün ve keder atası mı? Yoksulluk, benim için iftihar edilecek bir şeydir; başıma kakma!
  • گفت ای زن تو زنی یا بو الحزن ** فقر فخر آمد مرا بر سر مزن‌‌