Sen beni Hak’kın adıyla afsunladın, bu suretle de beni halka rüsvay etmek istedin.
تو به نام حق فریبی مر مرا ** تا کنی رسوای شور و شر مرا
Beni Hak’kın adı bağladı, senin tedbirin değil. Hakk’ın adını tuzak yaptın, yazıklar olsun sana!
نام حقم بست نه آن رای تو ** نام حق را دام کردی وای تو
Senden benim hakkımı Tanrının adı alacak. Ben canımı da Tanrı adına ısmarladım, tenimi de.
نام حق بستاند از تو داد من ** من به نام حق سپردم جان و تن
Tanrı adı, beni yaraladığın için ya can damarını koparsın, yahut seni de benim gibi mahsup etsin!” der.2340
یا به زخم من رگ جانت برد ** یا که همچون من به زندانت برد
Kadın bu yolda sert sözlerle genç kocasına tomarlar okudu.
زن از این گونه خشن گفتارها ** خواند بر شوی جوان طومارها
Erkeğin, karısına “ Yoksullara hor bakma, Tanrı’nın işine noksan isnadetme, kendi yoksulluğunla vehimlenip hayallenerek yoksulu ve yoksulluğu kınama “ diye nasihat etmesi
نصیحت کردن مرد مر زن را که در فقیران به خواری منگر و در کار حق به گمان کمال نگر و طعنه مزن بر فقر و فقیران به خیال و گمان بینوایی خویشتن
Bedevi dedi ki: “ Ey kadın, sen kadın mısın, yoksa hüzün ve keder atası mı? Yoksulluk, benim için iftihar edilecek bir şeydir; başıma kakma!
گفت ای زن تو زنی یا بو الحزن ** فقر فخر آمد مرا بر سر مزن
Mal ve para başta külâh gibidir. Külâha sığınan, keldir.
مال و زر سر را بود همچون کلاه ** کل بود او کز کله سازد پناه
Kıvırcık ve güzel saçları olan kişiye gelince: külâhı giderse ona daha hoş gelir.
آن که زلف جعد و رعنا باشدش ** چون کلاهش رفت خوشتر آیدش
Tanrı eri göz gibidir. Gözün kapalı olmaktansa, açık olması daha iyidir.2345
مرد حق باشد به مانند بصر ** پس برهنهش به که پوشیده نظر
Esirci, esiri satarken ayıp örten elbiseyi soyar.
وقت عرضه کردن آن برده فروش ** بر کند از بنده جامهی عیب پوش