- Firavun yine kendi kendine “Ne şaşılacak şey! Ben bütün gece “Ey Rabbimiz” diye yalvarmıyor muyum? 2460
- باز با خود گفته فرعون ای عجب ** من نه در یا ربناام جمله شب
- Yalnızken mütevazi bir hale geliyor, düzeliyorum. Neden Mûsâ’ya karşı öyle oluyorum?
- در نهان خاکی و موزون میشوم ** چون به موسی میرسم چون میشوم
- Kalp altının rengi halis altından on derece daha parlak olsa ataşe karşı nasıl yüzü kara bir hale gelir!
- رنگ زر قلب دهتو میشود ** پیش آتش چون سیه رو میشود
- Kalbim de kalıbım da onun hükmünde değil mi? Bir zaman, beni iç haline kor, bir zaman kabuk haline.
- نی که قلب و قالبم در حکم اوست ** لحظهای مغزم کند یک لحظه پوست
- Bir zaman beni ay haline kor, bir zaman karartır. Tanrı’nın işi, bundan başka nedir ki?
- سبز گردم چون که گوید کشت باش ** زرد گردم چون که گوید زشت باش
- Ekin ol der beni yeşertir. Çirkinleş der, sarartır. 2465
- لحظهای ماهم کند یک دم سیاه ** خود چه باشد غیر این کار اله
- Varlığı emriyle yaratan Tanrı’nın çevgânları önünde mekân âleminde de koşup duruyoruz. Lâmekân âleminde de.
- پیش چوگانهای حکم کن فکان ** میدویم اندر مکان و لامکان
- Renksizlik âlemi, renge esir olunca bir Mûsâ öbür Mûsâ ile savaşa düştü.
- چون که بیرنگی اسیر رنگ شد ** موسیی با موسیی در جنگ شد
- Renksizlik âlemine ulaşırsan Mûsâ ile Firavun’un karıştığı âleme erişirsin.
- چون به بیرنگی رسی کان داشتی ** موسی و فرعون دارند آشتی
- Bu nükte yüzünden hatırına “renk, nasıl olur da kıylü kalden kurtulur?
- گر ترا آید بر این نکته سؤال ** رنگ کی خالی بود از قیل و قال