English    Türkçe    فارسی   

1
2466-2475

  • Varlığı emriyle yaratan Tanrı’nın çevgânları önünde mekân âleminde de koşup duruyoruz. Lâmekân âleminde de.
  • پیش چوگانهای حکم کن فکان ** می‌‌دویم اندر مکان و لامکان‌‌
  • Renksizlik âlemi, renge esir olunca bir Mûsâ öbür Mûsâ ile savaşa düştü.
  • چون که بی‌‌رنگی اسیر رنگ شد ** موسیی با موسیی در جنگ شد
  • Renksizlik âlemine ulaşırsan Mûsâ ile Firavun’un karıştığı âleme erişirsin.
  • چون به بی‌‌رنگی رسی کان داشتی ** موسی و فرعون دارند آشتی‌‌
  • Bu nükte yüzünden hatırına “renk, nasıl olur da kıylü kalden kurtulur?
  • گر ترا آید بر این نکته سؤال ** رنگ کی خالی بود از قیل و قال‌‌
  • Şaşılacak şey... Bu renk, renksizlik âleminden zuhura geldiği halde, renksizlikle nasıl savaşa girişir? 2470
  • این عجب کاین رنگ از بی‌‌رنگ خاست ** رنگ با بی‌‌رنگ چون در جنگ خاست‌‌
  • Mademki yağı su ile yoğurdular; yağ sudan oldu; su ile yağ neden birbirine zıt oldu?
  • چون که روغن را ز آب اسرشته‌‌اند ** آب با روغن چرا ضد گشته‌‌اند
  • Gül dikenden meydana meydana gelmiştir, diken de gülden... böyle olduğu halde niçin savaşa, maceralara düşmüşlerdi?.. gibi bir sual hatıra gelirse (bil ki bu)
  • چون گل از خار است و خار از گل چرا ** هر دو در جنگند و اندر ماجرا
  • Ya hakikatta savaş değildir, bir hikmet içindir, eşek satanların kavgaları gibi bir hiledir. Bir sanattır;
  • یا نه جنگ است این برای حکمت است ** همچو جنگ خر فروشان صنعت است‌‌
  • Yahut ne savaş ne hikmet...Hayretten ibarettir. Bu, viraneliktir, içinde define aramak gerek.
  • یا نه این است و نه آن حیرانی است ** گنج باید جست این ویرانی است‌‌
  • Sen define sandığın şey yüzünden, o vehminden defineyi kaybediyorsun. 2475
  • آن چه تو گنجش توهم می‌‌کنی ** ز آن توهم گنج را گم می‌‌کنی‌‌