- Neticede” Tanrı devesinden ve içeceğinden çekinin” hükmü, o ümmeti ne dertlere uğrattı, onları nasıl helâk etti!
- تا بر آن امت ز حکم مرگ و درد ** ناقة الله و سقیاها چه کرد
- Tanrı kahrının şahnesi, bir devenin kanına diyet olarak onlardan bütün bir şehri diledi.
- شحنهی قهر خدا ز یشان بجست ** خونبهای اشتری شهری درست
- Ruh, Salih gibidir,ten de deveye benzer. Ruh vuslattadır ten ihtiyaç içindedir. 2515
- روح همچون صالح و تن ناقه است ** روح اندر وصل و تن در فاقه است
- Temiz ruha zarar vermenin imkânı yoktur. Tanrı yaralanmaz.
- روح صالح قابل آفات نیست ** زخم بر ناقه بود بر ذات نیست
- Böyle ruha sahip olanlara kimse galip gelemez. Zarar gelse bile sedefe gelir, inciye değil.
- کس نیابد بر دل ایشان ظفر ** بر صدف آمد ضرر نی بر گهر
- Temiz ruha zarar vermenin imkânı yoktur. Tanrı’nın nuru, kâfirlere mağlup olmaz.
- روح صالح قابل آزار نیست ** نور یزدان سغبهی کفار نیست
- Can, toprağa mensup cisme, kötü kişiler, incitsinler de Tanrı imtihanını görsünler diye ulaştı, bu yüzden cisimle bağdaştı, birleşti.
- حق از آن پیوست با جسمی نهان ** تاش آزارند و بینند امتحان
- Canı inciten kişinin, bu incitmenin Tanrı’yı incitme olduğundan haberi yoktur. Bilmiyor ki bu küpün suyu ırmak suyu ile birleşmiştir. 2520
- بیخبر کآزار این آزار اوست ** آب این خم متصل با آب جوست
- Tanrı bütün âleme penah olsun diye bir cisme alâka bağlamıştır.
- ز آن تعلق کرد با جسمی اله ** تا که گردد جمله عالم را پناه
- Tanrı velisinin cisim devesine kul ol ki Salih Peygamberle kapı yoldaşı olasın.
- ناقهی جسم ولی را بنده باش ** تا شوی با روح صالح خواجهتاش