English    Türkçe    فارسی   

1
254-263

  • Sakalını yolmakta, eyvah, demekteydi; nimet güneşim bulut altına girdi.
  • O zaman keşke elim kırılsaydı; o güzel sözlünün başına nasıl oldu da vurdum? 255
  • Kuşu, yine konuşsun diye yoksullara sadakalar vermekteydi.
  • Üç gün, üç gece sonra şaşkın ve meyus, ümitsiz bir halde dükkânda otururken
  • Ve binlerce gussaya, gama eş olup; bu kuş acaba ne vakit konuşacak; diye düşünüp dururken,
  • Ansızın tas ve leğen dibi gibi tüysüz kafası ile bir Cevlaki geçiyordu.
  • Dudu, hemencecik dile gelip akıllılar gibi dervişe bağırdı: 260
  • “Ey kel, neden kellere karıştın; yoksa sen de şişeden gülyağı mı döktün?! “
  • Onun bu kıyasından halk gülmeye başladı. Çünkü dudu, hırka sahibini kendisi gibi sanmıştı.
  • Temiz kişilerin işini kendinden kıyas tutma, gerçi yazıda (aslan manasına gelen) şîr, (süt manasına gelen) şîre benzer.