English    Türkçe    فارسی   

1
2602-2611

  • Sonra küpün içine girince acır, haram olur...Sirke olunca ne güzel katıktır!
  • Müridin, küstahlık ederek kâmil vlî ne yaparsa yapması lâyık değildir. Çünkü helva, hekime ziyan vermez ama hastaya ziyan verir. Soğuk ve kar, olmuş üzüme dokunmaz, fakat koruğa dokunur. Çünkü koruk, daha kemâle gelmemiştir; yoldadır; “ Liyağfire lekellâhu mâ tekaddeme min zenbike ve ma teahhar “ haline gelmemiştir
  • Velî, zehir yese bal olur, fakat talip yese aklı kararır zarara uğrar.
  • Süleyman ”Rabbi hebli” demiş, yani “”Benden başkasına bu saltanatı verme.”
  • Yahut benden başkasına bu lûtufta, bu ihsanda bulunma” diye niyaz etmiştir. Bu hasede benzer ama değildir. 2605
  • Lâ yenbağı nüktesini candan oku. Benden sonra bu saltanatı kimseye verme sırrını onun nekesliğinden bilme.
  • Hattâ o, saltanatta yüzlerce zarar ve tehlike gördü. Cihan saltanatı, kıldan kıla, baştanbaşa can kaygısından, baş korkusundan ibarettir.
  • Baş korkusuyla can ve din korkusu... Bize bunun gibi bir imtihan daha olamaz.
  • Süleyman himmetli birisi gerektir ki bu yüz binlerce renkten, kokudan vazgeçsin.
  • Kuvvet ve kudretiyle beraber o saltanatın dalgası Süleyman’ın bile nefesini tıkıyordu. 2610
  • Bu keder yüzünden üstüne toz, toprak konunca bütün cihan padişahlarına acıdı da.