- Kadın durmadan evin ihtiyaçlarını ister, evin şerefini, yani eve lâzım olan ekmeği, yüceliği, hürmeti diler durur. 2620
- زن همیخواهد هویج خانگاه ** یعنی آب رو و نان و خوان و جاه
- Nefis, kadın gibi her işe bir çare bulmak üzere gâh toprağa döşenir, tevazu gösterir; gâh ululuk diler, yücelir.
- نفس همچون زن پی چارهگری ** گاه خاکی گاه جوید سروری
- Aklınsa, bu düşüncelerden zaten haberi yoktur. Fikrinde Tanrı gamından başka bir şey yoktur.
- عقل خود زین فکرها آگاه نیست ** در دماغش جز غم الله نیست
- Hikâyenin içyüzü, bu tane ve tuzaktır, nefisle akıl arasındaki maceradır, fakat sen dış yüzünün tamamını dinle.
- گر چه سر قصه این دانه ست و دام ** صورت قصه شنو اکنون تمام
- Eğer yalnız mânaya ait anlatış kifayet etseydi âlem halkı, tamamı ile işten güçten kalır, âlemin nizamı bozulur giderdi.
- گر بیان معنوی کافی شدی ** خلق عالم عاطل و باطل بدی
- Sevgi, düşünce ve mânadan ibaret olsaydı senin oruç ve namazının zâhiri suretleri de kalmaz, yok olurdu. 2625
- گر محبت فکرت و معنیستی ** صورت روزه و نمازت نیستی
- Dostların birbirine armağan sunmaları, dostluğa nazaran ancak görünüşe ait şeylerdir.
- هدیههای دوستان با همدیگر ** نیست اندر دوستی الا صور
- Fakat bu suretle o armağanlar, gönüllerde gizli bulunan sevgilere şahadet eder.
- تا گواهی داده باشد هدیهها ** بر محبتهای مضمر در خفا
- Çünkü, ey ulu kişi, zâhiri iyilikler gizli sevgilere şahittir.
- ز آن که احسانهای ظاهر شاهدند ** بر محبتهای سر ای ارجمند
- Şahidin de bazen doğrucu, bazen yalancı olur. Sarhoş, bazen şaraptan olur, bazen de ayrandan!
- شاهدت گه راست باشد گه دروغ ** مست گاهی از می و گاهی ز دوغ