- Fakat imam ve muktedası Tanrı nuru olan kişi, ne eserlere kul olur ne sebeplere.
- نبود آن که نور حقش شد امام ** مر اثر را یا سببها را غلام
- Sevgi gönülde şûlelendikçe büyür, nihayet sevgi sahibi, eserden kurtulur.
- یا محبت در درون شعله زند ** زفت گردد وز اثر فارغ کند
- Sevgisini bildirmeye ihtiyacı yoktur. Çünkü sevgi nurunu bütün kâinata yaymıştır.
- حاجتش نبود پی اعلام مهر ** چون محبت نور خود زد بر سپهر
- Bu sözün tamamlanması için hayli tafsilât var ama sen ara.
- هست تفصیلات تا گردد تمام ** این سخن لیکن بجو تو و السلام
- Gerçi mâna, bu suretten zâhir olmaktadır ama bir cihetten mânaya yakındır, bir bakımdan mânaya uzak! 2640
- گر چه شد معنی در این صورت پدید ** صورت از معنی قریب است و بعید
- Delâlet hususunda mâna ile suret, su ile ağaç gibidir. Mahiyetlerine bakarsan birbirlerinden tamamı ile uzaktırlar.
- در دلالت همچو آباند و درخت ** چون به ماهیت روی دورند سخت
- Sen mahiyetleri de bırak, hasasları da. O iki rızık arayan karıkocanın ahvalini anlat.
- ترک ماهیات و خاصیات گو ** شرح کن احوال آن دو ماهرو
- O Arabın, karısının dileğine uyması ve “ Bu inkıyatta bir hilem var, ne de imtihan yoluyla yapıyorum “ diye yemin etmesi
- دل نهادن عرب بر التماس دل بر خویش و سوگند خوردن که در این تسلیم مرا حیلتی و امتحانی نیست
- Arap dedi ki: “Ayrılıktan vazgeçtim. Hüküm senin… Kılıcı kından çek, emret.
- مرد گفت اکنون گذشتم از خلاف ** حکم داری تیغ بر کش از غلاف
- Ne dersen ben sana tâbiim; emrin, ister iyi olsun, ister kötü... ona bakmam.
- هر چه گویی من ترا فرمانبرم ** در بد و نیک آمد آن ننگرم
- Senin uğruna feda olayım; çünkü seni seviyorum. Sevgi; insanı kör eder, sağır yapar.” 2645
- در وجود تو شوم من منعدم ** چون محبم حب یعمی و یصم