English    Türkçe    فارسی   

1
2671-2680

  • Tek evlâtların babalarına söyledikleri gibi ağzınıza ne gelirse çekinmeden deyin.
  • هر چه آید بر زبانتان بی‌‌حذر ** همچو طفلان یگانه با پدر
  • Çünkü bu sözler, yaraşmasa bile rahmetim, gazabımdan artıktır.
  • ز آن که این دمها چه گر نالایق است ** رحمت من بر غضب هم سابق است‌‌
  • Ey melek! Bunu meydana çıkarmak için gönlünüze şüpheler salmaktayım;
  • از پی اظهار این سبق ای ملک ** در تو بنهم داعیه‌‌ی اشکال و شک‌‌
  • Sen söyleyesin; ben darılmayayım, gazaplanmayayım. Bu suretle de benim hilmimi inkâr eden ağız açamasın.
  • تا بگویی و نگیرم بر تو من ** منکر حلمم نیارد دم زدن‌‌
  • Her nefeste bizim hilmimizden yüzlerce baba yüzlerce ana doğar, yokluğa dalıp mahvolur. 2675
  • صد پدر صد مادر اندر حلم ما ** هر نفس زاید در افتد در فنا
  • O babaların, o anaların hilmi, şefkati, bizim hilim ve şefkat denizimizin köpüğüdür. Köpük gider gelir ama deniz bâkidir dedi.”
  • حلم ایشان کف بحر حلم ماست ** کف رود آید ولی دریا به جاست‌‌
  • Hayır, ne dedim? O inciye karşı bu sedef, köpük değil, köpüğünün köpüğüdür.
  • خود چه گویم پیش آن در این صدف ** نیست الا کف کف کف کف‌‌
  • İşte o köpük hakkı için, o sâf deniz hakkı için bu söz bir sınama, bir lâf değil.
  • حق آن کف حق آن دریای صاف ** که امتحانی نیست این گفت و نه لاف‌‌
  • Sevgiden, vefadan, boyun büküp teslim olmadan ileri gelmiştir. Huzuruna varacağım Tanrı hakkı için.
  • از سر مهر و صفاء است و خضوع ** حق آن کس که بدو دارم رجوع‌‌
  • Bu hevesim, sence sınamadan ibaretse bu sınamamı sına. 2680
  • گر به پیشت امتحان است این هوس ** امتحان را امتحان کن یک نفس‌‌