- Armağanı padişaha tertemiz götürünce onu görür, anlamak ister.
- تا چو هدیه پیش سلطانش بری ** پاک بیند باشدش شه مشتری
- Ondan sonra da artık testinin suyu nihayetsiz bir dereceye gelir. Testinin suyundan yüzlerce dünya dolar.
- بینهایت گردد آبش بعد از آن ** پر شود از کوزهی من صد جهان
- Lüleleri kapa, testiyi de küpten doldur. Tanrı” Gözlerinizi heva ve hevesten yumun” buyurdu.
- لولهها بر بند و پر دارش ز خم ** گفت غضوا عن هوا ابصارکم
- Arap, kimin böyle bir hediyesi var? Hakikaten bu armağan, öyle bir padişaha lâyık diye gururlanmaktaydı. 2715
- ریش او پر باد کاین هدیه کراست ** لایق چون او شهی این است راست
- Kadın da bilmiyordu ki, orada yol üzerinde şeker gibi Dicle akıp durmakta.
- زن نمیدانست کانجا بر گذر ** هست جاری دجلهی همچون شکر
- Şehrin ortasından gemilerle, balık ağlarıyla dolu, deniz gibi akıp gitmekte.
- در میان شهر چون دریا روان ** پر ز کشتیها و شست ماهیان
- Padişahın huzuruna var da şevketi, azameti gör; altından nehirler akan bahçeler diye övülen yerlere bak!
- رو بر سلطان و کار و بار بین ** حس تجری تحتها الأنهار بین
- O saffet denizine nispetle bizim, anlayışlarımız bir katradan ibarettir.
- این چنین حسها و ادراکات ما ** قطرهای باشد در آن نهر صفا
- Arabın su testisini keçeye sarıp dikmesi ve ağzını kapatması
- در نمد دوختن زن عرب سبوی آب باران را و مهر نهادن بر وی از غایت اعتقاد عرب
- Arap, evet, dedi. Testinin ağzını kapa, hakikaten armağan, bize faydalı. 2720
- مرد گفت آری سبو را سر ببند ** هین که این هدیه ست ما را سودمند
- Keçeye sar, sarmala. Padişah, orucunu armağanla açsın.
- در نمد در دوز تو این کوزه را ** تا گشاید شه به هدیه روزه را