- Ey şu fâni konaktan kurtulmayan! Sen yokluğu, sarhoşluğu ve neşeyi ne bilirsin ki!
- ای تو نارسته از این فانی رباط ** تو چه دانی محو و سکر و انبساط
- Bilsen bile babandan, atandan nakil ve rivayet yoluyla bilirsin. Senin yanında bu adlar ebced gibidir.
- ور بدانی نقلت از اب وز جد است ** پیش تو این نامها چون ابجد است
- Ebced, hevvez. Bunlar, bütün çocuklara apaçık ve meydandadır, fakat mânası yok.
- ابجد و هوز چه فاش است و پدید ** بر همه طفلان و معنی بس بعید
- Hulâsa, Arap testiyi alıp yola düştü. Gece, gündüz onu taşımaktaydı.
- پس سبو برداشت آن مرد عرب ** در سفر شد میکشیدش روز و شب
- Testiye bir ziyan gelecek diye korkusundan titreyerek çölden ta... şehre kadar götürdü. 2730
- بر سبو لرزان بد از آفات دهر ** هم کشیدش از بیابان تا به شهر
- Kadın da evde seccadesini yaymış, namaz kılıp dua etmekte;
- زن مصلا باز کرده از نیاز ** رب سلم ورد کرده در نماز
- “Suyumuzu, bayağı kişilerden koru...Ya Rabbi, bu inciyi o denize ulaştır.
- که نگه دار آب ما را از خسان ** یا رب آن گوهر بدان دریا رسان
- Her ne kadar kocam uyanıktır, hünerlidir ama incinin binlerce düşmanı olur.
- گر چه شویم آگه است و پر فن است ** لیک گوهر را هزاران دشمن است
- Cevher dediğin de nedir ki... Bu su Kevser suyudur. İncinin aslı, bunun bir katrasıdır” diyordu.
- خود چه باشد گوهر آب کوثر است ** قطرهای زین است کاصل گوهر است
- Kadının ağlayıp yalvarması; erkeğin derdi ve ağır yükü bereketiyle, 2735
- از دعاهای زن و زاری او ** وز غم مرد و گرانباری او