English    Türkçe    فارسی   

1
2801-2810

  • Kül âşığı olanlar, bu cüz’e müştak olmazlar, Cüz’e müştak olan, külden mahrum kalır.
  • عاشقان کل نه این عشاق جزو ** ماند از کل آن که شد مشتاق جزو
  • Cüzü, cüze âşık olunca mâşuku, çabucak küllüne gider, âşık ayrılığa düşer.
  • چون که جزوی عاشق جزوی شود ** زود معشوقش به کل خود رود
  • Cüz’ü seven, maskaralaştı, başkalarına kul oldu. Denize düştü, boğulmak üzere; eline geçen ota yapışmakta.
  • ریش گاو بنده‌‌ی غیر آمد او ** غرقه شد کف در ضعیفی در زد او
  • O zayıf mâşuk, hâkim değildir ki âşığın derdine derman olsun. Efendisinin işini mi görsün, kendi işini mi?
  • نیست حاکم تا کند تیمار او ** کار خواجه‌‌ی خود کند یا کار او
  • Arapların atasözü: Zina edersen bari hür kadınla zina et (halayıkla değil), çalarsan bari inci çal
  • مثل عرب إذا زنیت فازن بالحرة و إذا سرقت فاسرق الدرة
  • “Zina edersen hür kadınla et” sözü bu yüzden atasözü olup kaldı. ”Çalacaksan inci çal” sözü de neye meyledeceksen en iyisine meylet mânasına geldi. 2805
  • فازن بالحرة پی این شد مثل ** فاسرق الدرة بدین شد منتقل‌‌
  • Kul yani mâşuk; efendisinin, Tanrı’sının yanına gitti. Âşık ağlayıp inler bir halde kaldı. Gül kokusu, güle gitti; o, hor hakir kala kaldı.
  • بنده سوی خواجه شد او ماند زار ** بوی گل شد سوی گل او ماند خار
  • Dileğinden uzaklaştı... Çalışması zayi oldu. Çektiği eziyet hiçe gitti, ayağı yaralandı.
  • او بمانده دور از مطلوب خویش ** سعی ضایع رنج باطل پای ریش‌‌
  • Gölge avlayan avcıya benzedi. Hiç gölge ona sermaye olur mu?
  • همچو صیادی که گیرد سایه‌‌ای ** سایه کی گردد و را سرمایه‌‌ای‌‌
  • Adam kuşun gölgesini sımsıkı tutmuş. Kuş da ağacın dalında ona şaşmakta ve.”
  • سایه‌‌ی مرغی گرفته مرد سخت ** مرغ حیران گشته بر شاخ درخت‌‌
  • Bu akılsız adam neye seviniyor?” demekte... İşte sana bâtıl, işte sana çürümüş sebep! 2810
  • کاین مدمغ بر که می‌‌خندد عجب ** اینت باطل اینت پوسیده سبب‌‌