- Tabiatı, soyu sopu hoş aklın lûtfu da, bak, bütün bedeni nasıl müeddep bir hale getiriyor.
- لطف عقل خوش نهاد خوش نسب ** چون همه تن را در آرد در ادب
- Kararı, sükûnu olmayan şuh ve şen aşk da bütün bedeni nasıl cünuna sürüklüyor?
- عشق شنگ بیقرار بیسکون ** چون در آرد کل تن را در جنون
- Kevser gibi olan deniz suyunun letafeti yüzünden dibindeki ateş parçalarının hemen hepsi inci ve mücevherdir.
- لطف آب بحر کاو چون کوثر است ** سنگ ریزهش جمله در و گوهر است
- Usta hangi hünerde tanınmışsa, hangi hünerle şöhret bulmuşsa çırağı da o hünerde ilerler ,o hünerde meşhur olur.
- هر هنر که استا بدان معروف شد ** جان شاگردان بدان موصوف شد
- Usul ilmini bilen üstadın yanında zihni çevik, istidatlı talebe usul okur; 2830
- پیش استاد اصولی هم اصول ** خواند آن شاگرد چست با حصول
- Fakîh üstadın yanında da usul okumaz, fıkıh tahsil eder.
- پیش استاد فقیه آن فقه خوان ** فقه خواند نی اصول اندر بیان
- Nahiv üstadının talebesi nahiv üstadı olur.
- پیش استادی که او نحوی بود ** جان شاگردش از او نحوی شود
- Hakikat yolunda mahvolan üstadın talebesi ise üstadının sayesinde padişahta mahvolur, yokluğa erişir.
- باز استادی که او محو ره است ** جان شاگردش از او محو شه است
- Ölüm günü bütün bu bilgiler içinde işe yarayan ve yol azığı olanı da yokluk bilgisidir.
- زین همه انواع دانش روز مرگ ** دانش فقر است ساز راه و برگ
- Nahivciyle gemici hikâyesi
- حکایت ماجرای نحوی و کشتیبان
- Bir nahiv âlimi, gemiye binmişti. O kendini beğenmiş âlim, yüzünü gemiciye dönüp, 2835
- آن یکی نحوی به کشتی درنشست ** رو به کشتیبان نهاد آن خود پرست