- Fakîh üstadın yanında da usul okumaz, fıkıh tahsil eder.
- پیش استاد فقیه آن فقه خوان ** فقه خواند نی اصول اندر بیان
- Nahiv üstadının talebesi nahiv üstadı olur.
- پیش استادی که او نحوی بود ** جان شاگردش از او نحوی شود
- Hakikat yolunda mahvolan üstadın talebesi ise üstadının sayesinde padişahta mahvolur, yokluğa erişir.
- باز استادی که او محو ره است ** جان شاگردش از او محو شه است
- Ölüm günü bütün bu bilgiler içinde işe yarayan ve yol azığı olanı da yokluk bilgisidir.
- زین همه انواع دانش روز مرگ ** دانش فقر است ساز راه و برگ
- Nahivciyle gemici hikâyesi
- حکایت ماجرای نحوی و کشتیبان
- Bir nahiv âlimi, gemiye binmişti. O kendini beğenmiş âlim, yüzünü gemiciye dönüp, 2835
- آن یکی نحوی به کشتی درنشست ** رو به کشتیبان نهاد آن خود پرست
- “Sen hiç nahiv okudun mu?” demişti. Gemici “hayır” deyince demişti ki : “Yarı ömrün hiçe gitti.”
- گفت هیچ از نحو خواندی گفت لا ** گفت نیم عمر تو شد در فنا
- Gemici bu söze kızdı, gönlü kırıldı. Fakat susup derhal cevap vermedi.
- دل شکسته گشت کشتیبان ز تاب ** لیک آن دم کرد خامش از جواب
- Derken rüzgâr gemiyi bir girdaba düşürdü. Gemici, o nahiv âlimine bağırdı:
- باد کشتی را به گردابی فگند ** گفت کشتیبان به آن نحوی بلند
- “ Yüzmeyi bilir misin, söyle!” Nahivci “Bilmem bende yüzgeçlik arama”
- هیچ دانی آشنا کردن بگو ** گفت نی ای خوش جواب خوب رو
- Deyince “Nahiv âlimi, bütün ömrün hiçe gitti. Çünkü gemi bu girdapta batacak. 2840
- گفت کل عمرت ای نحوی فناست ** ز آن که کشتی غرق این گردابهاست