- Gizli bir hazineyken coştu; toprağı atlas giyen bir sultan haline soktu.
- گنج مخفی بد ز پری جوش کرد ** خاک را سلطان اطلس پوش کرد
- O Bedevi, Tanrı’nın Dicle’sinden bir katrayı görseydi hakikatte bir deniz olan o katranın önünde testisini atardı.
- ور بدیدی شاخی از دجلهی خدا ** آن سبو را او فنا کردی فنا
- Onu görenler, daima kendilerinden geçmiş bir haldedirler. Bu yokluk halinde testilerini taşlayıp kırmışlardır. 2865
- آن که دیدندش همیشه بیخودند ** بیخودانه بر سبو سنگی زدند
- Ey himmet edip testiyi kıran! O testi, kırılmakla daha iyi yapılmış olur.
- ای ز غیرت بر سبو سنگی زده ** و این سبو ز اشکست کاملتر شده
- Küp kırılır ama içindeki su dökülmez. Bu kırılmada yüzlerce sağlamlık vardır.
- خم شکسته آب از او ناریخته ** صد درستی زین شکست انگیخته
- Küpün bütün parçaları oynamakta, hallenmektedir. Fakat Akl-ı Cüz’î, bunu imkânsız görür.
- جزو جزو خم به رقص است و به حال ** عقل جزوی را نموده این محال
- Bu halette ortada ne testi görünür, ne su. Bunu iyice gör, doğrusunu Tanrı daha iyi bilir.
- نی سبو پیدا در این حالت نه آب ** خوش ببین و الله اعلم بالصواب
- Mâna kapısını döversen açarlar. Fikir kanadını terket ki seni iri bir doğan haline getirsinler. 2870
- چون در معنی زنی بازت کنند ** پر فکرت زن که شهبازت کنند
- Fikir kanadı, çamurlara bulanmıştır, ağırdır. Sen toprak yemeğe alışmışsın; onun için toprak, sana can gibi geliyor.
- پر فکرت شد گل آلود و گران ** ز آن که گل خواری ترا گل شد چو نان
- Ekmek et... Bunlar topraktır, bunları daha az ye de toprak gibi yeryüzünde kalma.
- نان گل است و گوشت کمتر خور از این ** تا نمانی همچو گل اندر زمین