- Fakat bahar, baştan ayağa kadar gül ve süsen olana iki aydın gözdür.
- و انکه سر تا پا گل است و سوسن است ** پس بهار او را دو چشم روشن است
- Mânadan mahrum olan diken, gül bahçesiyle bir arada bulunabilmek için güz mevsimini ister güz mevsimini!
- خار بیمعنی خزان خواهد خزان ** تا زند پهلوی خود با گلستان
- Çünkü güz, hem gülün öğünecek halini, hem dikenin ayıbını örter. Bu suretle sen de onun rengiyle bunun halini görmezsin.
- تا بپوشد حسن آن و ننگ این ** تا نبینی رنگ آن و رنگ این
- Şu halde güz, dikenin hayatıdır, baharıdır. Çünkü güzün ikisi de bir görünür.
- پس خزان او را بهار است و حیات ** یک نماید سنگ و یاقوت زکات
- Ama bahçıvan, gülü güzün de görür. Bu bir kişinin görüşü yok mu? Yüzlerce cihanın görüşünden iyidir. 2925
- باغبان هم داند آن را در خزان ** لیک دید یک به از دید جهان
- Zaten Cihan o bir kişiden ibarettir. Geri kalanlar, hep onun tâbileridir, hep onun yüzünden geçinenlerdir.
- خود جهان آن یک کس است او ابله است ** هر ستاره بر فلک جزو مه است
- Onun için bütün güzel çiçekler “ Müjde, müjde; işte bahar gelmekte “ deyip dururlar;
- پس همیگویند هر نقش و نگار ** مژده مژده نک همیآید بهار
- Çiçekler, akarsu zinciri gibi parlamak, meyveler, tomurcuklanmak için hep baharı isterler.
- تا بود تابان شکوفه چون زره ** کی کند آن میوهها پیدا گره
- Baharda çiçek dökülünce meyve baş gösterir. Ten de harap olunca can görünür.
- چون شکوفه ریخت میوه سر کند ** چون که تن بشکست جان سر بر زند
- Meyve mânadır, çiçek onun sûreti. O çiçek, müjdedir, meyve de nimeti! 2930
- میوه معنی و شکوفه صورتش ** آن شکوفه مژده میوه نعمتش