- Bir Pîr ele geçirdin mi hemen teslim ol; Mûsâ gibi Hızır’ın hükmüne girip yürü.
- چون گرفتت پیر هین تسلیم شو ** همچو موسی زیر حکم خضر رو
- Ey münafıklık nedir, bilmeyen! Hızır’ın yaptığı işlere sabret ki Hızır” Haydi git, ayrılık geldi” demesin. 2970
- صبر کن بر کار خضری بینفاق ** تا نگوید خضر رو هذا فراق
- Gemiyi kırarsa ses çıkarma; çocuğu öldürürse saçını başını yolma.
- گر چه کشتی بشکند تو دم مزن ** گر چه طفلی را کشد تو مو مکن
- Mademki Hak, onun eline “kendi elimdir” dedi; “Yedullahi fevka eydîhim” hükmünü verdi;
- دست او را حق چو دست خویش خواند ** تا يد الله فوق أيدیهم براند
- Şu halde Tanrı eli, onu öldürse de yine diriltir. Hattâ diriltmek nedir ki? Ona ebedî hayat verir.
- دست حق میراندش زندهش کند ** زنده چه بود جان پایندهش کند
- Bu yolu, nadir olarak yapayalnız aşan bile yine Pîrlerin himmetiyle aşmış, varacağı yere onların sayesinde ulaşmıştır.
- هر که تنها نادرا این ره برید ** هم به عون همت پیران رسید
- Pîrin eli, kısa değildir, gaiptekilere de erişir. Onun eli, Tanrı kabzasından başka bir şey değildir ki. 2975
- دست پیر از غایبان کوتاه نیست ** دست او جز قبضهی الله نیست
- Gaipte bulunanlara böyle bir hil’ati verirlerse huzurda bulunanlar şüphesiz gaiptekilerden daha iyidir.
- غایبان را چون چنین خلعت دهند ** حاضران از غایبان لا شک بهند
- Gaiptekileri bile doyururlar, onlara bile ihsan ederlerse artık konuğun önüne ne nimetler koymazlar?
- غایبان را چون نواله میدهند ** پیش مهمان تا چه نعمتها نهند
- Huzurlarında hizmet kemeri bağlanan nerede, kapı dışında bulunan nerede?
- کو کسی که پیش شه بندد کمر ** تا کسی که هست بیرون سوی در