English    Türkçe    فارسی   

1
3016-3025

  • Aslan, onlarla beraber avlanmaktan utanmaktaysa da yine onları ağırladı, onlara yoldaş oldu.
  • گر چه ز یشان شیر نر را ننگ بود ** لیک کرد اکرام و همراهی نمود
  • Böyle bir padişaha maiyetindeki asker, ancak zahmettir. Fakat bu “Topluluk rahmettir” deyip onlara uydu.
  • این چنین شه را ز لشکر زحمت است ** لیک همره شد جماعت رحمت است‌‌
  • Böyle bir ay, yıldızlarla beraber gezmeden utanır. O, yıldızların içinde ancak onları parlatmak, onlara ihsan etmek için bulunur.
  • این چنین مه را ز اختر ننگهاست ** او میان اختران بهر سخاست‌‌
  • Reyine, tedbirine benzer isabetli bir rey, yerinde bir tedbir bulunmamakla beraber yine Peygamber’e “ Şâvirhum” emri geldi.
  • امر شاورهم پیمبر را رسید ** گر چه رایی نیست رایش را ندید
  • Terazide arpa, altınla arkadaş olmuştur. Fakat bununla arpanın da altın gibi kıymetlenmesi icabetmez. 3020
  • در ترازو جو رفیق زر شده ست ** نی از آن که جو چو زر گوهر شده ست‌‌
  • Ruh, şimdilik kalıba yoldaş olmuştur. (kalıp, ruhu korumaktır). Nitekim köpek de bir zaman için kapıyı korur.
  • روح قالب را کنون همره شده ست ** مدتی سگ حارس درگه شده ست‌‌
  • Bunlar; kudretli, şevketli aslanın maiyetinde dağa doğru gittikleri zaman
  • چون که رفتند این جماعت سوی کوه ** در رکاب شیر با فر و شکوه‌‌
  • İşleri rast geldi, bir dağ öküzü, bir dağ keçisi, bir de semiz tavşan avladılar.
  • گاو کوهی و بز و خرگوش زفت ** یافتند و کار ایشان پیش رفت‌‌
  • Savaşçı aslanın maiyetinde giden kişinin kebabı, gece olsun, eksik olmaz.
  • هر که باشد در پی شیر حراب ** کم نیاید روز و شب او را کباب‌‌
  • Ölmüş yaralanmış, kan içinde bulunan avlarını dağdan çeke çeke ormana getirince, 3025
  • چون ز که در بیشه آوردندشان ** کشته و مجروح و اندر خون کشان‌‌