- O bilir, o anlar, eşeği sükût içinde sürer. Sırrını bildiğini anlatmamak, ayıbını yüzüne vurmamak için de yüzüne güler. 3030
- داند و خر را همیراند خموش ** در رخت خندد برای رویپوش
- Aslan, onların vesveselerini anladıysa da açmadı, bir şey söylemedi, onları korudu.
- شیر چون دانست آن وسواسشان ** وانگفت و داشت آن دم پاسشان
- Fakat kendi kendine “Yoksul hasisler sizi! Ben, sizin cezanızı veririm, size gösteririm ben!
- لیک با خود گفت بنمایم سزا ** مر شما را ای خسیسان گدا
- ”Size benim hükmüm kâfi gelmedi mi? Benim ihsanım hususunda zannınız bu mu?
- مر شما را بس نیامد رای من ** ظنتان این است در اعطای من
- Sizin akıllarınız, reyleriniz de benden; benim dünyamı aydınlatan ihsanlarımdandır.
- ای عقول و رایتان از رای من ** از عطاهای جهان آرای من
- Resim ressamı nasıl ayıplayabilir? Resme o ayıbı, o kötü görünüşü veren ressamdır. 3035
- نقش با نقاش چه سگالد دگر ** چون سگالش اوش بخشید و خبر
- Benim hakkımda böyle hasisçe bir zanna mı düşeceksiniz? Zamanın ayıbı, arı asıl sizsiniz.
- این چنین ظن خسیسانه به من ** مر شما را بود ننگان زمن
- Tanrı hakkında kötü zanda bulunanlar, sizin kellenizi uçurmazsam bu işim, hatanın ta kendisidir.
- ظانین بالله ظن السوء را ** گر نبرم سر بود عین خطا
- Dünyayı sizin ayıbınızdan kurtarayım da bu hikâye, dünya durdukça söylenip dursun dedi.
- وارهانم چرخ را از ننگتان ** تا بماند بر جهان این داستان
- Aslan bu düşünceyle açıkça gülüyordu. Aslanın gülümsemelerine emin olma.
- شیر با این فکر میزد خنده فاش ** بر تبسمهای شیر ایمن مباش