English    Türkçe    فارسی   

1
3051-3060

  • Mademki huzurumda mahvolmadı, boynunu vurmak farz oldu.
  • چون نبودی فانی اندر پیش من ** فضل آمد مر ترا گردن زدن‌‌
  • Tanrı’dan başka her şey fânidir. Mademki onun zatında fâni değilsin, varlık arama!
  • کل شی‌‌ء هالک جز وجه او ** چون نه‌‌ای در وجه او هستی مجو
  • Bizim hakikatimiz de yok olana “Her şey fânidir” cezası yoktur.
  • هر که اندر وجه ما باشد فنا ** کل شيء هالک نبود جزا
  • Çünkü o “İllâ” dadır, “Lâ” dan geçmiştir. “İllâ” da fâni olmaz.
  • ز آن که در الاست او از لا گذشت ** هر که در الاست او فانی نگشت‌‌
  • Kapıda dolaşan, Ben’den, biz’den dem vuran kapıdan sürülür, “lâ” makamında dolaşıp durur. 3055
  • هر که بر در او من و ما می‌‌زند ** رد باب است او و بر لا می‌‌تند
  • Birisinin, bir dostun kapısını döğdüğü zaman içeriden “ Kimsin “ sözüne “Benim “ demesi üzerine dostun “ Mademki sen, sensin, kapıyı açmıyorum. Çünkü dostlardan kimseyi tanımıyorum ki o, ben olsun” demesi
  • قصه‌‌ی آن کس که در یاری بکوفت از درون گفت کیست گفت منم، گفت چون تو تویی در نمی‌‌گشایم هیچ کس را از یاران نمی‌‌شناسم که او من باشد
  • Birisi, bir dostunun kapısına gelip kapıyı çaldı. Dostu “Kapıyı çalan kim?” deyince.
  • آن یکی آمد در یاری بزد ** گفت یارش کیستی ای معتمد
  • “Benim” diye cevap verdi. Dostu “Git, şimdi zamanı değil. Böyle bir sofra, ham kişinin makamı olamaz.
  • گفت من، گفتش برو هنگام نیست ** بر چنین خوانی مقام خام نیست‌‌
  • Hamı, ayrılık ateşinden başka ne pişirebilir, nifaktan ne kurtarabilir? “ dedi .
  • خام را جز آتش هجر و فراق ** کی پزد کی وا رهاند از نفاق‌‌
  • Adamcağız gitti, tam bir yıl dostunun ayrılığıyla yanıp yakıldı.
  • رفت آن مسکین و سالی در سفر ** در فراق دوست سوزید از شرر
  • Yanıp pişerek tekrar döndü, geldi. Dostunun evinin etrafında dolaşmaya başladı. 3060
  • پخته گشت آن سوخته پس باز گشت ** باز گرد خانه‌‌ی همباز گشت‌‌