- Ki pâk can, başını ayak yapıp yokluğun o uzak ve geniş sahasına koşsun.
- تا که سازد جان پاک از سر قدم ** سوی عرصهی دور پهنای عدم
- Yokluk âlemi, pek geniş ve hudutsuz bir âlemdir. Bu hayal ve varlık, o âlemden yüzlerce gıda alır, o âlemden belirir, beslenir.
- عرصهای بس با گشاد و با فضا ** وین خیال و هست یابد زو نوا
- Hayaller, yokluk âlemine nispetle dardır. Onun için hayal, darlık ve sıkıntıya sebep olur. 3095
- تنگتر آمد خیالات از عدم ** ز آن سبب باشد خیال اسباب غم
- Varlık da hayalden daha dardır. O yüzden aylar, bu âlemde hilâl gibi görünür.
- باز هستی تنگتر بود از خیال ** ز آن شود در وی قمر همچون هلال
- Duygu ve renk âleminin, yani bu dünyanın varlığı ise... yokluğa, hayale ve varlığa nispetle büsbütün dardır, âdeta daracık bir zindandır.
- باز هستی جهان حس و رنگ ** تنگتر آمد که زندانی است تنگ
- Âlemdeki terkip ve sayı, darlığa sebeptir. Fakat bizi duygularımız, terkip âlemine çekip durmaktadır.
- علت تنگی است ترکیب و عدد ** جانب ترکیب حسها میکشد
- O duygularla birlik âlemini bil, eğer birlik âlemini diliyorsan o tarafa yürü.
- ز آن سوی حس عالم توحید دان ** گر یکی خواهی بدان جانب بران
- Kün emri, bir tek iş yapar, fakat sözde Kâf ve Nûn harflerinden meydana gelmiştir. Mânası, yine tek ve sâftır. 3100
- امر کن یک فعل بود و نون و کاف ** در سخن افتاد و معنی بود صاف
- Bu söze nihayet yoktur. Dön de o kurdun o savaşta ne olduğunu anlat.
- این سخن پایان ندارد باز گرد ** تا چه شد احوال گرگ اندر نبرد
- Pay etmede edebe riayet etmediği için aslanın kurdu tedibetmesi
- ادب کردن شیر گرگ را که در قسمت بیادبی کرده بود
- O yüce aslan; iki baş, iki üstünlük kalmasın diye kurdun başını kopardı.
- گرگ را بر کند سر آن سر فراز ** تا نماند دو سریو امتیاز