English    Türkçe    فارسی   

1
3134-3143

  • Aslandan pençeyi yer. Aslanın önünde yiğitlik satanın aklı yoktur.
  • زخم یابد همچو گرگ از دست شیر ** پیش شیر ابله بود کاو شد دلیر
  • Keşke o yara yalnız vücuda gelseydi de gönül ve iman selâmette kalsaydı... 3135
  • کاشکی آن زخم بر تن آمدی ** تا بدی کایمان و دل سالم بدی‌‌
  • Söz buraya gelince kuvvetim kesildi. Bu sırrı nasıl açayım?
  • قوتم بگسست چون اینجا رسید ** چون توانم کرد این سر را پدید
  • O tilki gibi siz de boğazınızı az düşünün, onun huzurunda hileye az sapın.
  • همچو آن روبه کم اشکم کنید ** پیش او روباه بازی کم کنید
  • Huzurunda bütün bizi, beni terk edin... Mülk, onun mülküdür; mülkü ona teslim edin.
  • جمله ما و من به پیش او نهید ** ملک ملک اوست ملک او را دهید
  • Doğru yola yoksulca gelirseniz aslan da sizindir, aslanın avladığı av da sizin.
  • چون فقیر آیید اندر راه راست ** شیر و صید شیر خود آن شماست‌‌
  • Çünkü o, paktır; Sübhan, onun vasfıdır. O, batınî şeylerden de müstağnidir, zâhiri şeylerden de. 3140
  • ز آنکه او پاک است و سبحان وصف اوست ** بی‌‌نیاز است او ز نغز و مغز و پوست‌‌
  • Ondaki her türlü av, her çeşit ikram ve ihsan o padişahın kulları içindir.
  • هر شکار و هر کراماتی که هست ** از برای بندگان آن شه است‌‌
  • Padişahın hiçbir şeye tamahı yoktur, O, bütün bu devleti halk için düzüp koşmuştur; ne mutlu anlayana!
  • نیست شه را طمع بهر خلق ساخت ** این همه دولت خنک آن کاو شناخت‌‌
  • Dünyanın ve ahiretin devletleri; devleti, dünyayı ve ahireti yaratan kişinin ne işine yarar?
  • آن که دولت آفرید و دو سرا ** ملک دولتها چه کار آید و را