English    Türkçe    فارسی   

1
3223-3232

  • Kimse, yarasının kötülüğünü görmesin diye her yaranın üstüne sinek üşer.
  • O sinekler; senin düşüncelerin, mallarındır; yaran da ahvalindeki zulmet!
  • Eğer o yaraya pîr merhem korsa o zaman derdin iyileşir, feryat ve figanın kesilir. 3225
  • Yara sahibi, merhem konunca sıhhat buldum sanır. Halbuki hakikatte oraya merhemin ışığı vurmuştur.
  • Kendine gel, ey sırtı yaralı, merhemden baş çekme; iyileşince de kendi kendime iyileştim deme, sıhhati merhemden bil!
  • Vahiy kâtibine vahyin ışığı urunca âyeti Peygamber Aleyhisselâm’dan önce okuması ve “Bana da vahiy geliyor” diyerek dininden dönmesi
  • Osman’dan önce bir kâtip vardı. Vahyi yazmağa gayret ederdi.
  • Peygamber, kendisine vahyedilen âyetleri söyledi mi o, hemen kâğıda yazardı.
  • Vahyin ışığı, kâtibe vurunca, gönlüne bazı hikmetler doğardı. 3230
  • Peygamber de onun içine doğanları aynen söylerdi. O herzevekil, bu kadarcık bir şeyden azdı. Yoldan çıkıp.
  • ”Tanrıdan nur alan Peygamber, ne söylüyorsa o söylediği şey, benim gönlümde, o hakikat benim de gönlüme doğmakta” dedi.