English    Türkçe    فارسی   

1
3248-3257

  • Demir bağı kırmak, kaldırmak ne de olsa yine mümkündür. Fakat gayptan bağlanan bağa kimse çare bulamaz.
  • بند آهن را توان کردن جدا ** بند غیبی را نداند کس دوا
  • Bir adamı arı sokarsa tabiatı, derhal o kötülüğü gidermek için uğraşmaya başlar.
  • مرد را زنبور اگر نیشی زند ** طبع او آن لحظه بر دفعی تند
  • Bu da arı sokmasıdır ama kendi varlığından, senden meydana gelmedir. Böyle olunca da gam kuvvetlenir, illet bir türlü geçmez. 3250
  • زخم نیش اما چو از هستی تست ** غم قوی باشد نگردد درد سست‌‌
  • İçimden bunu açmak, iyice anlatmak geliyor ama ümitsizlik verir diye korkuyorum.
  • شرح این از سینه بیرون می‌‌جهد ** لیک می‌‌ترسم که نومیدی دهد
  • Hayır , ümitsizlenme, sevin o feryada erişen Tanrı’ya feryat et!
  • نی مشو نومید و خود را شاد کن ** پیش آن فریادرس فریاد کن‌‌
  • Ey affetmeyi seven Tanrı, bizi affet! Ey eskimiş nasır illetinin bile hekimi, bizi bağışla!
  • کای محب عفو از ما عفو کن ** ای طبیب رنج ناسور کهن‌‌
  • Hikmetin gönlüne aksetmesi o kötüyü yoldan çıkardı. Sen de kendini görme ki bu görüş senden toz kaldırmasın.
  • عکس حکمت آن شقی را یاوه کرد ** خود مبین تا بر نیارد از تو گرد
  • Kardeş sana akıp duran hikmet “ Tanrı Abdâli’ndendir, sana âriyettir. 3255
  • ای برادر بر تو حکمت جاریه ست ** آن ز ابدال است و بر تو عاریه ست‌‌
  • O kendisinde bir nur bulmuştur ama o nur, padişahların eşiğinden vurmuştur.
  • گر چه در خود خانه نوری یافته ست ** آن ز همسایه‌‌ی منور تافته ست‌‌
  • Şükret, mağrur olma, ululanma, kulak as ve hiç kendini görme.
  • شکر کن غره مشو بینی مکن ** گوش دار و هیچ خود بینی مکن‌‌