English    Türkçe    فارسی   

1
3342-3351

  • Kıyıdan dalgalandığı yere, kendisine çekti mi... ateş, ota ne yaparsa deniz de onlara onu yapar (hepsini siler, süpürür, yok eder).
  • Bu söze de son yoktur. Ey genç sen yine Hârût Mârût hikâyesine dön.
  • Hârût, Mârût hikâyesinin sonu ve onların, dünyada Bâbil Kuyusunda cezalandırılmaları
  • Bu iki melek, cihan halkının günahını, kötülüğünü görünce,
  • Hiddetlerinden ellerini ısırıyorlardı. Fakat gözleriyle kendi ayıplarını görmüyorlardı. 3345
  • Bir çirkin, aynada kendisini görünce yüzünü çevirmiş, kızmış.
  • Kendisini gören kendisini beğenen; birisinde bir suç gördü mü...İçinde cehennemden daha şiddetli bir ateş parlar.
  • O, bu kibre din gayreti adını takar; kendi kâfir nefsini görmez.
  • Din gayretinin başka alâmeti vardır. O ateşten bütün bir dünya yeşerir, hayat bulur.
  • Tanrı; Hârût’la Mârût’a “ Eğer siz, nurdan yaratılmış, mâsum melekseniz aldanmış, ziyankâr suçluları görmeyin. 3350
  • Ey gökyüzünün askerleri, benim kullarım! Şükredin ki şehvetten ve cinsi temayülden kurtulmuşsunuz.