English    Türkçe    فارسی   

1
3352-3361

  • Eğer size de şehvet versem, artık gök, sizi kabul etmez.
  • Sizdeki mâsumluk, benim ismetimin, benim korumamın aksindendir.
  • O mâsumluğu benden bilin, kendinizden değil. Kendinize gelin, kendinize... Lânetlenmiş Şeytan, size galip gelmesin” dedi.
  • Nitekim Peygamberin vahiy kâtibi de hikmeti kendisinde gördü, kendine de vahiy geliyor zannetti. 3355
  • Tanrı kuşlarının sesi, kendinde de var sandı, o kötü ıslık, o kuşların sesi gibi güzeldir zannına düştü.
  • Sen, kuşların seslerini övüp dururken nereden kuşun muradını anlayacaksın.
  • Bülbülün sesini öğrensen, tanısan da gül ile ne yapıyor, ne işi var? Nereden bileceksin?
  • Kıyas ve şüphe yoluyla bildiğini farz edelim... O biliş sağırların, dudak oynamasından anladıkları kadar bir anlayış ve bilişten ibarettir.
  • Sağırın hasta komşusuna hatır sormaya gidişi
  • Anlayışlı, hal hatır, yol yordam bilen birisi bir sağıra “ komşun hasta” diye haber verdi. 3360
  • Sağır, kendi kendisine dedi ki: “ Bu sağır kulakla ben onun sözünü nereden anlayacağım.