- Sağır; şükür, böyle bir zamanda hal hatır sorup komşuluk hakkını gözettim diye sevinerek dışarı çıktı. 3375
- کر برون آمد بگفت او شادمان ** شکر کش کردم مراعات این زمان
- Hasta ise “Bu, bizim canımıza düşmanmış, onun cefa madeni olduğunu bilmiyormuşuz” diyordu.
- گفت رنجور این عدوی جان ماست ** ما ندانستیم کاو کان جفاست
- Hatırına yüz türlü kötü şeyler geliyor, ona türlü ,türlü haber göndermeyi kuruyordu.
- خاطر رنجور جویان صد سقط ** تا که پیغامش کند از هر نمط
- Kötü bir yemek yiyenin o yemeği kusuncaya kadar gönlü bulanır.
- چون کسی کاو خورده باشد آش بد ** میبشوراند دلش تا قی کند
- İşte hiddeti yenmek budur; onu kusma ki karşılık tatlı sözler duyasın.
- کظم غیظ این است آن را قی مکن ** تا بیابی در جزا شیرین سخن
- Sabrı olmadığı için hasta kıvranmakta, “ nerede bu kötü sözlü köpek ki. 3380
- چون نبودش صبر میپیچید او ** کاین سگ زن روسپی حیز کو
- Söylediklerinin hepsine karşılık vereyim. O zaman tamamı ile hastaydım, aslan gibi olan aklım uyumuştu, hatırıma bir şey gelmedi.
- تا بریزم بر وی آن چه گفته بود ** کان زمان شیر ضمیرم خفته بود
- Hal hatır sorma, gönül almak ve teselli etmek içindir. Halbuki bu, hatır sorma değil, düşmanlık!
- چون عیادت بهر دل آرامی است ** این عیادت نیست دشمن کامی است
- Düşmanını zayıf ve bitkin bir halde görüp memnun olmak istemiş” diyordu.
- تا ببیند دشمن خود را نزار ** تا بگیرد خاطر زشتش قرار
- Nice ibadetten vazgeçmiş, kulluktan çıkmış kişilerin gönüllerinde Tanrı’nın rızasını almak, sevaba nail olmak vardır, bunu umarlar.
- بس کسان کایشان ز طاعت گمرهاند ** دل به رضوان و ثواب آن دهند