- Bu, fâni dünyanın mirası değildir ki soy sop yüzünden onu elde edesin. Bu can mirasıdır. 3400
- این نه میراث جهان فانی است ** که به انسابش بیابی جانی است
- Hattâ Peygamberlerin mirası. Bunun vârisi şüpheli şeylerden sakınan müminlerin canıdır.
- بلکه این میراثهای انبیاست ** وارث این جانهای اتقیاست
- O Ebucehl’in oğlu, açıkça müslüman oldu; şu Nuh Peygamberin oğlu yolunu yanılanlardan.
- پور آن بو جهل شد مومن عیان ** پور آن نوح نبی از گمرهان
- Topraktan yaratılan, ay gibi nurlandı. Ateşten yaratılan sen, yüzü kara oldun, defol!” dedi.
- زادهی خاکی منور شد چو ماه ** زادهی آتش تویی رو رو سیاه
- Bu kıyaslar, bu araştırmalar; bulutlu günde, yahut geceleyin kıbleyi bulmak içindir.
- این قیاسات و تحری روز ابر ** یا به شب مر قبله را کرده ست حبر
- Fakat güneş doğmuş, Kâbe de karşıdayken bu kıyası, bu araştırmayı bırak, arama! 3405
- لیک با خورشید و کعبه پیش رو ** این قیاس و این تحری را مجو
- Kıyas yüzünden Kâbe’yi görmezlikten gelme, ondan yüz çevirme. Doğruyu Tanrı daha iyi bilir.
- کعبه نادیده مکن رو زو متاب ** از قیاس الله أعلم بالصواب
- Tanrı kuşundan bir ötüş duyunca ders beller gibi yalnız zâhirini beller, hatırında tutarsın.
- چون صفیری بشنوی از مرغ حق ** ظاهرش را یاد گیری چون سبق
- Sonra da kendinden kıyaslar yapar, hayalin ta kendisini hakikat sanırsın.
- وانگهی از خود قیاساتی کنی ** مر خیال محض را ذاتی کنی
- Abdâllerin ıstılahları vardır ki sözlerin, onlardan haberi yok.
- اصطلاحاتی است مر ابدال را ** که نباشد ز آن خبر اقوال را