- Bu suretle de şu devrin şaşılacak büyükleri olur, yeryüzüne adalet ve emniyeti yayarız” diyorlardı.
- تا شویم اعجوبهی دور زمان ** تا نهیم اندر زمین امن و امان
- Gökyüzü ahvalini yeryüzüne kıyas ettiler, fakat bu kıyas, doğru değil... Arada büyük bir fark var! 3425
- آن قیاس حال گردون بر زمین ** راست ناید فرق دارد در کمین
- Halini, neşe ve sarhoşluğunu cahillerden saklamak lâzımdır
- در بیان آن که حال خود و مستی خود پنهان باید داشت از جاهلان
- Perde altına girmiş olan Hakîmin sözünü dinle: Şarap içtiğin yere baş koy, yat.
- بشنو الفاظ حکیم پردهای ** سر همانجا نه که باده خوردهای
- Meyhaneden çıkıp yol, yanılan sarhoş, çocukların maskarası ve oyuncağı olur.
- چون که از میخانه مستی ضال شد ** تسخر و بازیچهی اطفال شد
- Her tarafa, her yola, çamurların içine düşer, her ahmak da ona güler.
- میفتد او سو به سو بر هر رهی ** در گل و میخنددش هر ابلهی
- O bu haldeyken onun sarhoşluğundan, içtiği şarabın neşe ve zevkinden haberleri olmayan çocuklar peşine takılırlar.
- او چنین و کودکان اندر پیاش ** بیخبر از مستی و ذوق میاش
- Tanrı sarhoşundan başka bütün halk, çocuktur. Heva ve hevesinden kurtulmuş kişiden başka baliğ yoktur. 3430
- خلق اطفالاند جز مست خدا ** نیست بالغ جز رهیده از هوا
- Tanrı “ Dünya kuru bir istek, faydasız bir oyuncaktan ibarettir, siz de çocuklarsınız.” Dedi. Tanrı doğru buyurur.
- گفت دنیا لعب و لهو است و شما ** کودکید و راست فرماید خدا
- Oyuncağı terk etmedikçe çocuksun. Ruh arınmadıkça nasıl temiz olabilirsiniz?
- از لعب بیرون نرفتی کودکی ** بیذکات روح کی باشد ذکی
- Dünyada daima istenen, peşinde koşulan, bir türlü terk edilemeyen bu şehvet; bil ki çocukların cimaı gibidir.
- چون جماع طفل دان این شهوتی ** که همیرانند اینجا ای فتی