- Çin ressamları “ Bize bir hususi oda verin, bir oda da sizin olsun” dediler. 3470
- چینیان گفتند یک خانه به ما ** خاص بسپارید و یک آن شما
- Kapıları karşı karşıya iki oda vardı. Bir tanesini Çin ressamlar aldı. Öbürünü de Rum ressamları.
- بود دو خانه مقابل دربدر ** ز آن یکی چینی ستد رومی دگر
- Çinliler, padişahtan yüz türlü boya istediler. Yüce padişah bunun üzerine hazinesini açtı.
- چینیان صد رنگ از شه خواستند ** پس خزینه باز کرد آن ارجمند
- Çinlilere her sabah hazineden boyalar verilmekteydi.
- هر صباحی از خزینه رنگها ** چینیان را راتبه بود از عطا
- Rum ressamları “ Pas gidermekten başka ne resim işe yarar, ne boya!” dediler.
- رومیان گفتند نی نقش و نه رنگ ** در خور آید کار را جز دفع زنگ
- Kapıyı kapatıp duvarı cilâlamaya başladılar. Gök gibi tertemiz, sâf ve berrak bir hale getirdiler. 3475
- در فرو بستند و صیقل میزدند ** همچو گردون ساده و صافی شدند
- İki yüz çeşit renge boyanmaktansa renksizlik daha iyi. Renk bulut gibidir. Renksizlikse ay.
- از دو صد رنگی به بیرنگی رهی است ** رنگ چون ابر است و بیرنگی مهی است
- Bulutta parlaklık ve ziya görürsen bil ki yıldızdan aydan ve güneştendir.
- هر چه اندر ابر ضو بینی و تاب ** آن ز اختر دان و ماه و آفتاب
- Çinli ressamlar işlerini bitirdiler. Hepsi de yaptıkları resimlerin güzelliğine sevinmekteydiler.
- چینیان چون از عمل فارغ شدند ** از پی شادی دهلها میزدند
- Padişah kapıdan içeri girip odadaki resimleri gördü. Hepsi akıldan, idrakten dışarı, fevkalâde güzel şeylerdi.
- شه در آمد دید آن جا نقشها ** میربود آن عقل را و فهم را